az evvel lacivert oje şişesini banyo kapısının önünde düşürdüm. daha geçen hafta yeni boyanan kapı, benek benek laci oje oldu. o telaşla ıslak bezle sildim, oje dağıldı. allahım galiba stresten dooracam.. babam uyanmadan ve beni banyoya gömmeden o lekeleri çıkartmam lazım. aseton benim de aklıma geldi evet. peki ya kapının cilası kalkarsa, sildiim yerler beyle beyaz beyaz olursa..of bana. bütün yakın arkadaşlarımın uzun süreli ilişkileri var. başka bir deyişle seviyeli ilişki. yani öyle yatmalı kalkmalı, kahvaltıdan sonra da ayrılmalı ilişkilerden değil. bakıyorum hepsine, birbirlerine yakışıyorlar, seviyorlar, koklaşıyorlar falan. seviyorum onların bu hallerini. ben kim miyim? ben o yanlarındaki 3.
kişi, o sevilen bekar arkadaş. kıskanmak değil benimki, gayet memnunum halimden. içime dert olan şey; "ya bir gün onlar ayrılırsa? çok üzülmezler mi? hangi tarafı teselli edeyim, ne de çok yakışıyorlardı birbirlerine." hem sonra ben de çok üzülürüm bu biten birlikteliğe. ama ilişkiler bitiyor hep. ben böyle gördüm. yani hep bitenleri denk geldi bana, öbür türlüsünü bilmiyorum. büyük bir heyecanla başlar, sonra yavaş yavaş rutine bağlar, kendini salıverirsin. nasıl tutulur ki o heyecan ayakta. şimdi kendim de yeni bir şeylere başlayamaz oldum. frenliyorum kendimi (ya da frenleniyorum). ne gerek var, başlaması bir dert, bitirmesi ayrı bir dert, hem sonunda bitecekse niye başlayayım diyorum. ilişki güzel şey, ama bitmeyeni varsa ondan rica ediyorum.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder