''herkes kendi kaderini yazar'' demişti bir büyüğüm. o gün başladım yazarlığa... yazıyordum, kaderim adlı romanımı. kirlettim. kirlendim. ne yıkadım, ne de yıkandım. sonra bir fırsat çıktı karşıma. işlediğim bütün günahlardan arınmamı sağlayacak, kirlettiğim bütün yaşamları temizlememi sağlayacak bir fırsat. bir aşk! yazdığım her şeyi sildim. karşıma çıkan insan için birkaç bedel ödemem gerekiyordu. ödedim bütün bedelleri. hayatıma yazılı hayatları, bir bir çıkardım hayatımdan. hayatımda tek bir hayat olsun diye. cezalandırdım kendimi. hayatımdaki en mutlu anları unutturdum kendime. onunla yaşadığım küçücük mutlulukların, hayatımdaki en mutlu anlar olması için. ''seni seviyorum'' dedi. eridim! ''aşk'' dedi. buharlaştım. gözlerime baktı. bulut oldum. sarılıp, öptü. yağmur olup, yağdım dünyaya! hayat verdim, benimle ilgisi olmayan hayatlara. bazen korktum. her an
gidecekmiş gibi hissettiğim için. giderse dedim, ben de giderim ardından. ama ters yöne! çıkarsa o gökyüzüne, inerim yeryüzünün en derinine! korkuyorum mutlu olmaktan. korkuyorum birinin bana aşık olmasından. ''her şeyin bir bedeli var'' demişti, hiç tanımadığım bir insan. bu sözün söylendiği günden, bugüne dek, her şeyin için bedeller ödeniyordu. ödeyecektim bu mutluluğun bedelini. belki geçmişimle, belki de geleceğimle! düşeceğim bir gün o dipsiz kuyulara. elimden tutan olmayacak ya da tutmaya çalışan elleri iteceğim tek tek! değecek, biliyorum. bugünlere değecek.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder