bu kez gerçekten gitmek.. gerçeği mi olurmuş? yaklaştıkça o zaman, kesinleştikçe, fiziksel olarak hem de metafiziken.. netekim, acısı, sevinci kımıl kımıl içeride, hissedebiliyorum hissizliğimi yırtarcasına. deniz aşırıdır artık nefes alınacak atmosfer kesinkes.. başka başka insan insan usul usul gitmek gitmek. sağlam basarak ama ki kendinin bile bilmediği.. "...tabii insan hiçbir zaman yeterince hazır olamıyor ama en azından yıkılmıyor da." fazlalık isen, boşu dolduramayıp, doluya sığamıyorsan, canın yanıyorsa ve bu yanma eşiğini duyurmuyorsan vedahi anlatma angaryasını da çekmek istemiyorsan; öznelliğinde yaşayıp, nesne haline getirmek istemediğin insanlara olan sevgini ise uzaktan yaşamak, sessizce ve derinden bilip görmek, oyun alanlarına indirmediğin yetişkinliğini kendi olgunluğunla ve iradenle yaşamak, geriye elde kalan o şeyleri ve belki de boşlukları umursamamak ve yine kendini bunlardan sıyırıp daha büyük umutlar, daha büyük ülküler, daha büyük devrimler için yaşamak seçimi. farkındalığın getirdiği yükümlülük, bilgi birikimi ve daha fazlasına olan açlık, başka duygusallıklara yer vermiyorsa ve sana zaman kaybettiriyorsa, çocukluklarına ve toyluklarına gülüp geçiyorsan, uzaklaşmak eyleminin elzemliliği sorgulanmayacaktır. bu saatten sonra ise, bu fırsatı değerlendirmeye alıp, gitmektir elde kalan. tek birine kızmadan, hemen hepsine öfkeyle, kırgınlıkla.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder