21 Haziran 2012 Perşembe

Gazapizm - Hastane

bugün yayımlanan bir röportajda; "türkiye'de sizi en çok rahatsız eden şey nedir?" sorusuna, -bu ülkede herkes kendini ezilmiş ve öteki hissediyor.orana baktığınızda ülkenin yüzde 99'u ezilmiş hissediyor.ben de kendimi yetişme çağlarımdan büyüyene kadar ezilmiş hissediyordum. gibi bir cevap vererek gülümsetmiş insandır..ki kurduğu cümlede pek gerçekçidir, haklıdır.son klibinde gördükki artık her gece barda gönlüm hovarda modunda istanbul gecelerinde gezip, içki şişelerinde balık olmaktan bu gencin seside çatal çatal olmuş bi garip çıkar olmuş, iyice çekilmez olmuş.

 

zamanın birinde müşfik kenter bir radyo programında, ismini vermeden, söylediği şarkıların sözlerinin müziksiz okunduğunda şiir değerinin olduğuna, yazdığı sözlerle bir şarkıcı kadar şair kimliği de taşıdığına inandığı birinden bahsetmişti. daha sonra bahsettiği kişinin yazdığı şarkılardan birinin sözlerini eşsiz yorumuyla okumaya başladı.. alim değil arif hedonist. beyin korteksi göz göz olmuş,

 

nöronal sinapsları duvara dolanmış sarmaşıklara benzer ademoğlu. ''parayla saadet olur mu?'' klişesi sorulduğunda ''hayat acı ve mutlulukların toplamıdır; para acıları azaltabilen şeyler satın alabildiği için kişinin hayatındaki mutlulukların oranı artar ve para göreceli bir mutluluk sağlar, mutlu olunmuş gibi gösterir..'' demiş yücelik. "ben oyumu ödp'ye vericem ve kararsiz olan herkese de oylarini ödp'ye

 

vermelerini tavsiye ediyorum" "bu ülkede parası olmadığından şarkılarımı internetten indiren gençler, buna devam edebilir problem değil; ama bunları cd'ye kaydedip dışarda sattıran adamları sevmiyorum" "ilk tecrubemi genelevde yasadim. bi daha oralara dusmeyecegimiz de belli diil" gibi duydugum veya bizzat okudugum demecleriyle turkiye'de bir unlu icin gorulmedik bir samimiyet tasiyan sirin adam, iyi sarkici.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Klima Servisi

bu iyimser yorumlarimizi senaryo kurgusunda, ve de bu senaryonun film kurgusunda devam ettiremiyoruz... iki ihtimal var; ya senaryo bir rezalet, ya da kurguda mahvedilmis; ikinci ihtimal akla daha yakin gozukuyor... ilk on sahnede her sey yolunda gidiyor: 1-dovus sahnesi 2-izmitlinin olumu 3-intro ve yalniz polisin araba kullanmasi-cezanin muzigi 4-eve kuskulu giris 5-dogumgunu ve aileyle tanisma 6-polis merkezinde toplanti ve koridordaki diyalog, baskomiserin girisi 7-funda'yla seyircinin tanismasi, musa'nin tirlara olan buyuk meraki, funda'nin satranc yetenegi, kazak genci/gecis 8-kazak genci tuvalette kistiran musa 9-musa'nin kan kusmasi 10-doktor muayenesi ve musa'nin olecegini ogrenmesi daha dokuz ya da onuncu sahnede, filmin onbesinci dakikasinda, musa'nin olecegini

 

Çeşme Klima Servisi

 

ogreniyoruz-doktor da oyle siradan ki tam bir stereotip, takdirimizi kazaniyor -olecek miyim -hepimiz olecegiz -ne kadar vaktim var -en fazla iki ay...dinlenmelisin -dinlensem ne kadar daha yasarim, uc ay mi iste burada hikaye kiriliyor, cagri'yi izlemesi, namaz kilmasi, o kadar da onemli degil-gene de yeni nesil turk sinemasinda dini sembollerin ne kadar onemli olacaginin delili- ama hic olmazsa bu karakter icin dogru; anlatinin surukleyicilige darbe vuruyor. biz zaten daha ilk sahneden musa rami'nin belasini bulacagini, ulysseslesecegini biliyoruz,butun isaretler de bu yonde zaten. ama bir de kanseri buna eklemek filme hicbir sey kazandirmadigi gibi elindekileri da alip goturuyor. esas sorunlar burada basliyor hikaye orgusunde; haluk kim, neden ingiltere'de, neden siyah bir kiz arkadasi olmasi gozumuze sokuluyor-sonucta olsa da olur olmasa da gereksiz bir yan karakter dede-torun iliskisi mukemmel, takeshi'ye bir selam daha, ama cok erken, gereksiz ve anlamsiz bir yerde kopuyor bu iliski; anne neden delirmis? sorunu ne? neden anne olunce torun kayboluyor? buyuk oglan neden embesil? diger kiz neden bu kadar silik, sadece kocasiyla filmde varoluyor-onun icin de sadece damat filmde kalsa yetermis diyebiliriz. annenin supheli intihari; cok iyi bir plan, bir iki ufak sorun disinda; soldaki apartmanin kadrajda fazlaca bir grilik olusturdugunu soyleyebiliriz...

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

20 Haziran 2012 Çarşamba

Gazapizm - Sevmedim Söylediklerini

içinde büyümenin insanı derinden etkilediği birkaç şehirden biridir trabzon. mesela türkiye'de bazı şehirlerde büyürseniz bir bölgenin has bir özelliğini alırsanız, hissedersiniz lakin trabzon sadece kendine özgü bir insanı şekillendirir içinde büyürken siz. akçaabat'ta farklı olursunuz, yomra'da farklı hatta şehrin içinde bile beşirli'de farklıdır büyüyen ile yenicuma'da büyüyen. şehirde garip bir psikopatlık hiyerarşisi mevcuttur semtler arasında. faroz, erdoğdu, yenicuma, atapark, bahcecik, yenimahalle, fatih şeklinde. ben hep son sıralardaki mahallelerde büyüdüm. önce fatih'teydik sonra beşirli'ye taşındık iyice süt çocuğu olduk. kendi taraftar grubumuz bile yoktu, erdoğdu'dan gelenlerin falan arasına takılırdık. bizim mahallelerde efsane psikopatlarda yoktu, oysa diğer mahallelerde vardı. mesela biraz gerilerde olsa da yenimahalle'de hep ünlü psikopatlar yaşardı. sanırım stada hakim mahalle olmasından kaynaklanabilir. faroz eski nesil için adı vardı, yeni nesil için saygısı var. çürüyen evler, yenilenemeyen yollar yeni nesil kaydı gitti oradan, esikler kaldı. saygı kaldı bir de. uzun zaman sonra şehrime gittim, kopmuşum. yol geçirmişler koca şehrin tam gözlerinin önünden. ne deniz kalmış, ne hayat. mahalleler kalmamış artık araba ile iki dakikada şehrin bir ucundan öbür ucuna gidiyorum, hızlı hızlı püfür püfür. bizim eski evi de yıkıp site yapmışlar. kimse kalmamış. yolumuz var püfür püfür on şeritli hem de üstgeçiti falan var. uzunsokak ölmüş, ne gerek var zaten forum diye bir yer var. okuldan iki dakika uzaklıktaki soteye yatıp bira içtiğimiz kayalıklar şimdi tam on beş dakika uzakta, tenefüste gidip en uzağa attırma yarışmaları yaptırılamayacak kadar uzak. şehir deniz kokusunu duyamayacak kadar uzak kalmış kendisine, yukarılarda yeşillik yok, deli gibi apartmanlar dikmişiz. ulan şunun şurasında 6 sene uğrmadık ne yaptınız da sıçtınız şehrin içine? trabzonum. karadeniz'in hırçın şehri. hem mağrur, hem onurlu. şu an hüngür hüngür ağlıyorsam, sebebi sensin trabzon. yanlış anlama, sevinçten ağlıyorum, gururdan ağlıyorum. kızları güzel, halkı daha da güzel trabzonum, kurtarılmış bölgem.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Eflatun -tiril tiril

2009/2010 sezonu son maçında fenerbahçenin şampiyonluğunu engelleyerek bursasporun tarihinde ilk defa şampiyon olmasına yol vermesinin ödülünü 2010/2011 sezonunda şampiyon yapılarak alması önceden kurgulanmış, ayarlanmış trabzonsporun yerine sen şampiyon olursan bak başına neler gelir ey sevgili fenerbahçe. şikecide olursun, teşvikçide olursun, avrupadan men de edilirsin. tarla sürmüşsün işte kabul et şikecisin. adnan polatın beraat etmesiyle bir kez daha timsaha yatıp daha sonra kadıköyü yakmaya girişme ihtimali olan taraftara sahip kulüp. adnan polat beraat edebilir, bu da fenerlilere koyabilir... sanılanın aksine tahkim kararlarıyla şike yaptığı tescillenmemiştir. fenerbahçe'nin şike yaptığına veya yapmadığına tuttuğunuz takıma bağlı olarak, mevcut delillerle, vicdanınızla vs. inanmanız mümkündür ancak sıklıkla "işte fener güdümlü tahkim de tescilledi fener'in şike yaptığını, şikeci fener" diyenler yanılıyor. türkiye futbol federasyonu tahkim kurulu, kararında fenerbahçeli 3 yöneticiyi müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüs nedeniyle 3 yıl, 1 yıl ve 1 yıl cezalandırmış, ayrıca verilen tüm cezaların sebebinin müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüs olduğu belirtilmiş. konu hakkında yorum yapabilmek için en azından teşebbüsün genel anlamda ne olduğunu bilmek gerekir. tck m.35(1) "kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur." der. terimlerden kısaca bahsetmek gerekirse kast, failin hareketi bilerek ve isteyerek meydana getirmesidir. icra, yerine getirme, yapma anlamındadır. elverişli hareket, failin suça teşebbüste suçun kanuni tanımda öngörülen fiili meydana getirmeye yönelik icra hareketlerinin tüm fiil yönünden elverişli olması gerekliliğinden bahseder. doğrudan doğruya, suçun fail tarafından aracısız gerçekleştirilmesi anlamındadır. elinde olmayan sebepler, failin suçu tamamlamak istemesine rağmen tamamlayamamasıdır. yani fail suçtan gönüllü vazgeçmemiş, elinde olmayan sebeplerle suçu tamamlayamamıştır.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

19 Haziran 2012 Salı

Çeşme Demirdöküm Servisi

g.saray'ın cemaatin takımı olduğunu iddia eden rakip taraftarlara sahip kulüptür, daha da komiği bunu bir aşağılama, gizli güçmüşçesine dillendirip olayların perde arkasında aslında çok daha alengirli şeylerin döndüğünü ima eder bu takımın rakip taraftarları. "tarlalar sürülmüş hacı ne ayak?" deyince "ama o totemmiş, gurban gesimi yapılcak ondan şeyetmiş" diyebilecek kadar ikiyüzlü olan rakip taraftarlarının ağlama duvarı haline gelmiş takımdır galatasaray. bu saatten sonra götünüzü de siktirseniz, milyar dolarlar da saçsanız artık o iğrenç kumpasları yapamayacaksınız. ya efendi efendi oyununuzu oynayıp rekabet edeceksiniz, ya da her başarısızlığınızdan sonra aşağılık köpekler gibi ağzınızdan salyalar saça saça gelip galatasaray'ın ayaklarının dibinde havlayacaksınız. galatasarayın süper finaldeki maçlarının şimdiye kadarki

Çeşme Demirdöküm Servisi

 

derbilerden daha zor olduğu kesindir. bunu beşiktaş maçında da net olarak gördük. gerçi 10 kişi oynadı riera yüzünden ama yine de tüm sezondan farklı olarak oldukça rahat anlaşılabilen bir taktiğimiz var. defansta genel taktiğimizin hucüm pres, top yapan adama pas aldırmama ve bölgesel savunma olduğunu görebiliyorum. kanat oyuncularının kanattan ziyade orta saha destekli olması nedeniyle orta sahada gerekirse sayıyı anlık olarak 2 den 4 e çıkartabilip kalabalık yapabiliyorlar. defansımızı etkisiz hale getirmenin yolu; presten topu düzgün çıkartabilmek, top yapabilen oyuncu sayısının birden fazla olması ve defans dörtlüsünün pozisyonunu bozabilmek için çalım gibi adam eksiltme becerisine sahip oyuncular. bu üçlemeyi yapabilen takım bizim defansif üçlememizi rahatça bozabilir. ama bunu yapabilmeye en yaklaşabilecek takım fenerbahçedir (canerli, emreli, alexli bir kadro ile). ofansta yaptığımız ise çok kişi ile gelip (en az bir kenar beki, iki forvet, en az bir ortasaha, iki kanat oyuncusu) topu önce ortadan ceza sahasına sokmaya çalışmak, olmaz ise kanatlara inip orta yapmak. fırsat bulunduğunda da şut çekmek. ofansla defansın uyumu sayesinde de topu maksimum düzeyde elinde tutmak. topun bizde daha fazla olması ve nispeten rakip yarısahada bunu yapmamız sayesinde sürekli bir baskı halinde oluyor ve rakibi bunaltabiliyoruz. bunun sonucunda da ya hata ile yada bireysel beceriler ile goller geliyor. ama bu ofansı çözmek gerçekten çok kolay ki trabzon bunu çok rahat yapmıştı. öncelikle defansın ortasını sıkı tutarak ortadan girişleri engelliyorsunuz. mecburen kanatlara inen oyuncular gerçek anlamda kanat oyuncusu olmadıkları ya da kötü oynadıkları için yapılan ortaları çok kolay karşılanabiliyor. dönen topu alabilecek şekilde bir kurguları da varsa iş çok kolay çözülüyor. ne kadar baskı yaparsak yapalım kaleyi bulan pozisyon sayımız az oluyor. uzaktan şutlarda işlemezse gol çok zor geliyor. beşiktaş maçı buna örnek olamaz belki çünkü orada defansif kurgumuz işe yaramadı ama trabzon ve sivas maçları buna örnek olabilir. iki maçta da baskılı gibi gözüksek de pozisyonumuz neredeyse yoktu.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Bosch Servisi

yani ne yapsaydı galatasaray? hakem kötü diye maçı bırakıp, rakibine mi hediye etseydi? ki bir ufak detay daha var; dün akşam küfür yedi galatasaray, sahaya seyirci girdi, taşkınlık oldu. beşiktaş da ceza aldı-alacak muhtemelen. hangi takımla seyircisiz oynayacak beşiktaş? fenerbahçe ile? galatasaray'ın rakibi ile. böyle bir sistem, sizce galatasaray beşiktaş'ın fenerbahçe ile seyircisiz oynamasını ister mi? ister inanın ister inanmayın, bu sene, bu şartlarda şampiyonluğu en çok hakeden takım. ha beşiktaş çıkardı, "ulan aramızda iki puan fark vardı, ofsayttan gol attılar, bizim şu kadar atağımız da abuk subuk kesildi, şampiyonluğu verdiler adamlara" derdi, boynumuz kıldan ince olurdu. ama neyin muhasebesi bu saatten sonra?

Çeşme Bosch Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Deneme 1 2 1 2

izlerken yorulduğum, sıkıntıdan patladığım, maçları bitse de siktirip gitsek diye dakikaları saydığım takım. %75'lere varan topla oynama yüzdeleri var ama bakıyorsun bir tane doğru düzgün pozisyonları yok. gole kadar en net pozisyon gene hırvatistan'ın. adamlar sürekli pas yapıyor ama bal yapmayan arı misali bir şey de yapmıyor. çevir babam çevir! umarım çeyrek finalde ingiltere tarafından elenirler de, barcelona'dan sonra milli takımlar düzeyinde de bu sıkıcı, ruhsuz futbol miadını tamamlar. çok benzer yanları olmakla beraber barcelona gibi oynamıyorlar. tamam, iki takımda topla çok oynuyor ama barcelona etkili hücum edebilmeyi bunlara nazaran çok daha fazla önemsiyor lan. topa sahip olmanın yanında rakip savunmayı da paslaşarak aşabilmek ve daha iyi hücum edebilmek uğruna üçlü savunma fantezileri filan deniyor barcelona. bu arkadaşlar ise dörtlünün önüne busquets-xabi alonso ikilisini koyarak oynuyor sürekli, messi'nin yokluğuyla birlikte barcelona'dan en önemli farkları da bu zaten. del bosque'nin barcelona'da çoğunlukla orta üçlüde görev alan iniesta'yı daha bu mevkide kullandığını görmedim ben. barcelona futbolunun hastası olan bendenizi bile yıldırdı bu arkadaşlar. busquets-xavi-iniesta orta sahası, mata-pedro kanat forvetler ve gizli 9 silva şeklinde bir formasyonla izlemesi çok çok zevkli bir milli takım olabilirlerdi oysa. hayır, ramoslu tandem ile oynanan "yemeyelim, topu vermeyelim, nasıl olsa er geç atarız" oyunu bu turnuvada güldürmez, bugün hırvat maçında casillas kurtarırken hakem de penaltıyı çalmadı, ama yarın şansın yaver gitmez. ispanya'dan bu yaz kupa alabilmesini beklemiyorum şahsen.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

18 Haziran 2012 Pazartesi

Çeşme Vestel Servisi | 444 1 494

fenerbahçe avrupa kupaları'nda ilk galibiyetini 1995-96 sezonu liliana ronchetti kupası maçlarında 6 eylül 1995 günü istanbul caferağa spor salonu'nda bulgaristan'ın stomana takımına karşı 77-61'lik skorla alırken, ilk euroleague women galibiyetini de 1999-00 sezonunda 4 kasım 1999 günü atina'da yunanistan'ın sporting flash 9.61 takımına karşı 66-55'lik skorla aldı. takımımız avrupa kupaları tarihindeki 100.galibiyetini bu sezon 25 ocak 2012 günü orenburg'da rusya'nın nadezhda takımına karşı 72-60'lık skorla elde etti. fenerbahçe, fiba eurocup women'de 2003-04 sezonunda dördüncü ve

 

Çeşme Vestel Servisi | 444 1 494

 

2004-05 sezonunda ikinci olurken, 2006-07, 2007-08, 2008-09, 2009-10, 2010-11 ve 2011-12 sezonlarında üst üste 6 kez euroleague women'de çeyrek final oynadı. fenerbahçe, sekizli final a grubu ilk maçında karşılaşacağı italya'nın beretta-famila takımıyla bugüne kadar toplam 6 kez karşılaştı. bu 6 maçta iki takım da 3'er galibiyet aldı. bu sezon oynanan grup maçlarında iki takım da b grubunda yer almış ve 27 ekim 2011 günü italya'da yapılan maçı 70-65, 14 aralık 2011 günü caferağa'da oynanan maçı 79-65 fenerbahçe kazanmıştı. ayrıca iki takım 1999-00 euroleague women b grubu ve 2008-09 sezonu euroleague women d grubu maçlarında da karşı karşıya gelmişti. 11 kasım 1999 günü italya'da oynanan maçı 81-64 ve 16 şubat 2000 günü istanbul'da oynanan maçı 78-68 beretta-famila kazanırken, 12 kasım 2008 günü italya'da yapılan maçı 73-68 fenerbahçe, 17 aralık 2008 günü caferağa'da yapılan maçı ise 80-64 beretta-famila takımı kazanmıştı.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Beko Servisi | 444 1 494

şu anda çağlayan adliyesinde türk hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek ve yassıada mahkemelerine rahmet okutacak bir iddianamenin eşliğinde komedi filmlerine taş çıkartan delillerle yargılanmaya çalışılan kulüptür.. arenanın en namlı gladyatörüne 100 roma askeri çullanmış yıkmaya çalışıyor..şu anki durumu aynen budur.. sahneye şimdi de kraliçelerinin çıkma vakti gelen spor kulübüdür. fenerbahçe bayan basketbol takımımız, istanbul'un ev sahipliğinde 28 mart-1 nisan tarihleri arasında düzenlenecek euroleague women final eight 2012'deki ilk maçında, 28 mart çarşamba günü, abdi ipekçi spor salonu'nda italyan takımı beretta-famila karşısına çıkıyor. kraliçelerimizin hedefi, sarı meleklerimizden sonra kulübümüze bir avrupa şampiyonluğu daha

 

Çeşme Beko Servisi | 444 1 494

 

kazandırmak. fenerbahçe bayan basketbol takımımız 2011-12 sezonunda euroleague women'de üst üste 6.kez çeyrek finale yükselme başarısı gösterirken, 28 mart çarşamba günü istanbul'da başlayacak sekizli final maçları öncesinde 14 maçta aldığı 14 galibiyetle bu sezonun avrupa'da yenilgisiz tek takımı olma özelliğini de koruyor. bugüne kadar euroleague women, eurocup women ve liliana ronchetti cup olmak üzere avrupa'da 3 ayrı kupada toplam 182 maç oynayan kraliçelerimiz, 28 mart çarşamba günü oynayacağı beretta-famila maçıyla 183. avrupa kupası maçına çıkacak. avrupa kupaları'nda ilk kez 1991-92 sezonunda liliana ronchetti kupası'nda mücadele eden fenerbahçe 2011-2012 sezonu sekizli final'ine kadar avrupa kupaları'nda oynamış olduğu toplam 182 maçın 103'ünü kazanırken 79'unu kaybetti. fenerbahçeli bayanlar euroleague women'de 1999-00, 2001-02, 2006-07, 2007-08, 2008-09, 2009-10, 2010-11 ve 2011-12 sezonlarında olmak üzere toplam 8 kez mücadele etti. eurolegue women'de toplam 115 maç oynayan fenerbahçe, bu maçlardan 67'sini kazanırken, 48 maçta salondan mağlubiyetle ayrıldı.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Arçelik Servisi | 444 1 494

taze avrupa şampiyonu olmuş bir kulüp, binlerce aşığı olan bir kulüp gecenin 1'inde gerek takımına gerek ülkesine güzel bir sevinç yaşatan oyuncuları yöneticileri ile havaalanında karşılanıyor ve aynı ülkenin kolluk kuvveti kontrolsüzlüğün ötesinde bir taruz gerçekleştiriyor. bir kısım gslinin empati yoksunu olduğu bilinen bir gerçek, hadi şimdi 2000li yıllara dönelim ve uefa kupasını göklere kaldırmış gs kafilesine gaz sıkan polisler düşleyelim. hayırdır gsli gözün mü seyirmeye başladı? sike sucundan cezaevinde bulunan aziz yildirim baskanlari vakti zamaninda gogsunu gere gere

 

Çeşme Arçelik Servisi | 444 1 494

 

sozlesmeli galatasaray futbolcusu arda turan icin "15 milyon euroya satin bize" derken bir sey yok, galatasaray bonservisi elinde kendi futbolcusunu kiraladigi klupten sezon sonu geri isteyince auuuwww. fenerbahçe başlığında aziz yıldırım tanımı yapan taraftarlara sahip kulüp olmakla beraber emenike'nin mundar edilmesine neden olmuş spor kulübüdür. "maçta oynama, seneye bizdesin kıpss ;)"

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

12 Haziran 2012 Salı

Çeşme Bosch Servisi

bir kere gittim ama pek bir şey hatırlamıyorum. ama burayı seven çok insan var. aydın bir şehirimizdir. en yakın zamanda tekrar gideceğim. türkiye de görülmesi gereken 3 şehirden biridir bence. tarihi ve doğal güzellikleri de boldur. yunanlıların hep gözünü diktiği bir şehirimizdir. zaten çok çok eskilerde rumlarınmış buralar. stanbul'a mecburiyet dolayısıyla yeni yerleşmiş sayılan bir evladı olarak, daha geçen hafta gelirken "ulan ben bu uzun kolluları burda bile giymiyorum orada ne yapıcam, izmir'im sıcaktır yaz gelmiştir" deyip de bütün ceketleri, sweetleri bırakıp da kollarına atlamış bana, şu anki yağmuruyla feci ters köşe yapmış şehrimdir kendisi. nazlı hatunum benim...bunalıma giren, canı sıkılan, yaşamında birçok işi ters giden insanların gelerek huzur

Çeşme Bosch Servisi

bulacağı şehirdir. göz koyduğunuz hatunla işler yolunda mı gitmedi? izmir’e geliniz ve etrafa usulca bakınız; kafanızı çevirdiğiniz yerde göz koyduğunuz hatundan ego olarak arınmış ve binlerce kat daha güzel izmir kızlarını göreceksiniz. yaşadığınız şehirdeki insanlar sizi boğuyorlar mı? izmir’e geliniz alsancak kordon civarlarında dolaşınız. izmirli vatandaşların sizi boğmadığını aksine sizi kucakladığını göreceksiniz. deniz mi görmek istiyorsunuz. alsancak iskelesi’nden karşıya iskelesi’ne gidiniz. karşıya çarşısında istanbul’un kalabalıklığının simülasyonun tadına varın. kalabalık sizi sıktı mı? karşıyaka’dan hemen bostanlı sahiline çıkın. acıkmış olmanız lazım; inciraltı’na balık yemeğe gidin. eee biz izmirliyiz balığın yanında rakı içeriz. bir duble de rakı içmeyi ihmal etmeyiniz. en önemlisi de izmir'e çamur atanları dinlemeyiniz. çünkü biz bu şehri ne pahasına olursa olsun seviyoruz ve sevmeye de devam edeceğiz.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Profilo Servisi

gün itibariyle (25 mayıs) halen daha yorgan örtmekte olduğumuz havası sapıtmış şehir. hafta sonu eurovision finali var ve bir izmir klasiği olarak eurovision cam pencere açık, elde erik, kiraz tabağıyla takip edilir. bu sene itibariyle daha battaniyelere bile geçiş yapamadık, kaldırılan kışlıklar geri çıkarıldı, bildiğin kışlık pijama, yün hırkayla oturuyoruz geceleri. ki bu durum nedense bana 3-4 hafta içinde kavrum kavrum kavrulacağız hissi veriyor. ne zaman böyle bir hava sapıtması olsa takip eden temmuzda hava 50 dereceyi görüyor. sen koru yareppim. güzel şehir. istanbul'un küçük kardeşi. daha efendi, daha sıradan. ama daha çok sevilen. yarı memleket. darı çiğdem ve domat diye yiyeceklerin olduğu tuhaf bir evren. genel kanı aksine kışın istanbul'dan çok daha ayaz bir soğuğu vardır. istanbul'daki gibi kar yağmaz belki ama, gebertir resmen.

Çeşme Profilo Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Klima Servisi

dün öğleden sonra başlayan yağmur ile hayatın felç olduğu şehir. yer yeri su bastı, öyle böyle değil. an itibariyle yine aynı bulutların toplanmaya başladığını görüp korkuyorum. yağacaksan gece yağ mübarek.. dün durumu çok ilginçti; sabah uyandık hava kapalı ama oldukça sıcaktı. neyse ki izmir'de yaşadığımız için hava durumuna bakmadan çıkmıyoruz, şemsiye ve uzun kollu bir şeyler aldık yanımıza. neyse, birkaç saat sonra hava müthiş soğudu. irkildik, uzun kolluyu giydik. fazla geçmeden yağmur başladı. yağmur dediğime bakmayın, okyanusla hava yer değiştirmiş gibiydi.

 

Çeşme Klima Servisi

 

sanki yukarıdan aşağıya okyanus boşalıyordu yani. yağmur damlalarının arasındaki mesafe o kadar dardı ki karşıyı göremiyorduk. hemen akabinde de müthiş bir dolu yağmuru başladı. kapalı yerde olduğumuz için şemsiye kullanmadık, ama kullansak da öyle bir yağışı engelleme ihtimali yoktu. hop 15-20dk ya geçti ya geçmedi. gökyüzü beyaz parçalı bulutlu olu verdi. her yer güneş içindeydi artık, hava o kadar ısındı ki arabaların üstündeki ve yerlerdeki suların buharlaşmasını izliyorduk. hollywood filmlerindeki caddelere benziyordu her yer. yerden 2 metre yükseğe kadar yükselen buharlı hava. enteresandı. hemen üstümüzü çıkarıp kısa kollularla oturduk. sonra hop, hafif yağış başladı. hava soğudu. sonra hop, yağış durdu hava ısındı, karardığı için güneş yoktu

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Demirdöküm Servisi

sevgili izmir, herhangi bir şeyin olduğu gibi, senin de milliyetçiliğinin yapılmasını sevmem. o yüzden az sonra söyleyeceklerimi bu şekilde algılama. seni çok özledim. yeni bitmiş anneler günü sebebiyle öncelikle belirteyim tabi, annemi özledim, kardeşimi de özledim. onlara iyi bak yoksa bozuşuruz. sonra da obur bir insan olduğum için üniversite 2yi özledim, 50 kuruşa güzel güzel poğaçalar yemeyi, salçalı kumru ekmeğini, en çok da torpili özledim. arka sokak sıcak çikolatasını özledim. küçük'te 3 liraya tekila içmeyi özledim. evin penceresinden alsancak manzarasını görmeyi özledim, bostanlının kıpır kıpırlığını özledim. bir iki gün önce ayran gününe gidemediğim balı özledim. kordonda fotoğraf çekilmeyi özledim. bundan sonra senin tanımın "özlenen şehir" olsun. istemezükçü chp zihniyetli tayfanın ak parti projelerini baltalamak için elinden geleni yaptığı şehir. ama yılmak yok. hamdolsun! " konak tüneli davalık şehir plancıları izmir şubesi başkanı zeki yıldırım, konak tüneli projesi her türlü bilimsel değerlerden uzak, “ben yaptım oldu- sitse de yapılır sit değilse de yapılır” mantığıyla izmir’in merkezi konak’a açılan bir kara delik olacağını söyledi.

Çeşme Demirdöküm Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Bosch Servisi

eninle aynı şekilde değildi belki tamamen, ama ben de inanırdım. senin ettiğin duaların beni koruduğunu bilirdim mesela. senin gibi tertemiz birinini duası da kabul olmuyorsa zaten hiçbi şeye güvenemezdim. hep kimseye yük olmadan, hastanelere düşmeden gitmek için dua ederdin, o da oldu minikcim. ben geliyorum diye mutlulukla yattın, uykunda uçup gittin tam istediğin gibi. bense dizlerinde uyuyacağımı düşünerek geldim, toprağını sulayabildim. işte bu yüzden üzülme sana dua etmedim diye. edemedim. seni benden bu kadar erken alacak bi tanrıya dua edemezdim. onun yerine seninle konuştum içimden. yakınımdakilere anlattım seni. yüreğim soğumadı, soğuyacak gibi de değil. ama çalışıyorum, merak etme. içim burulmadan mutlu olabileceğim günler de olur ilerde belki. tekrar dua edebilirim onunla barışıp. beraber geçirmediğimiz zamanlar için kendimi affedip. belki. bakalım.

Çeşme Bosch Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Profilo Servisi

artık adı dahil, her şeyi bana hep acı gelecekmiş gibi hissettiğim şehir. çünkü ben senin yanına, birkaç saksı çiçek ve eski bi radyodan oluşan minicik dünyana taşınacaktım. sen çiçeklerinle dolu pencerenin önündeki yatağında, ben karşıdaki divanda otururken kahkahalarını dinleyecektim. hep konuşacaktık. hep. her konuda aklım, kalbim olacaktın. kaçırdığımız zamanı yakalayacaktık. küçükken gözlerini iyileştirmek için göz doktoru olmak isterdim, o olmadı ama olabildiğince gözlerin olacaktım ben senin. kitaplar okuyacaktım sana. arada yaramazlık yapacaktık, doktorun yememeni söylediği şeyleri yiyecektik kıkırdayarak. muhabbet ederken gözlerim, minik tombik ayaklarına takılıp dolacaktı, sana farkettirmemeye çalışacaktım. senden iyi bi insan olmayı, şükretmeyi, mutluluğu öğrenecektim. bir de yukardakine isyan etmemeyi. sen olsan yapma, hem her şey benim istediğim gibi oldu derdin, biliyorum. ama elimde değil. gerçekten değil. belki de bencillik benim yaptığım, her şey senin istediğin gibi olmuşken, sensizliğe dayanamadığım için olayların daha değişik olmasını istemem. ama dediğim gibi, elimde değil. bir daha tam anlamıyla mutlu olamayacağımı düşünmemenin elimde olmadığı gibi. sana şirince'den getirdiğim leylaklı sabunlarla yıkanmışsın

 

Çeşme Profilo Servisi

 

gece, sabah beni temiz karşılamak için. sen yıllarca su sabun yüzü görmesen ne olurdu ki. yine burnumu gömerdim boynuna sana sarılınca. tanıdığım, büyük ihtimalle de tanıyabileceğim en temiz insandın sen. hiç kimse için kötü düşünmeyen. her zaman başkalarını düşünen. hep iyi niyetli. hep yardımsever. o minicik evde yaşayan minicik bi kadın gibi görürdü belki seni tanımayan biri, ama o kadar çok insanın hayatına dokunmuştun ki. o kadar çok iz bıraktın ki birsürü kişide. bu yaşadığım ilk değil. ikinci. onu da çok severdim ama senden sonra olanların onda birini yaşamamıştım. yaşayabileceğimi de düşünmezdim açıkcası. biliyorum, sen hep mutlu olmamı isterdin. beni ağlarken görsen ne kadar kötü olurdun kimbilir. her gözüm dolduğunda aklıma bunu getirmeye, kendimi susturmaya çalışıyorum. hayat devam ediyor diyorum, etmeli. o, etmesini isterdi. ediyor da bazen gerçekten. gülüyorum yine. eğleniyorum. ama hepsinin ardından, bunları sana anlatamayacağım geliyor. tekrar başa dönüyorum.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Klima Servisi

öyp programıyla, sınırları içerisinde bulunan bir üniversitesine kapağı atmaya kastığım güzide şehir. bir ankaralı olarak şunu diyebilirim ki, buranın insanları iç anadolu insanından çok farklı*. bir izmirliyi ankarada rahatlıkla tanırsın mesela. daha sıcakkanlı, daha çabuk bulunduğu ortama dahil olabilen insanlardır. geneli tutucu değildir. bir ankaralı olarak izmir'e gittiğimde de benzer bir farklılık hissederim. işte bu yüzden akademik rotayı izmir'e çevirdim a dostlar. hiç gitmediğim ancak çok fazla gitmek istediğim şehir. o kadar çekici bir havası var ki. özellikle izmirlileri tanıdıkça bu merakım kat ve kat artıyor. birde bu şehir bende garip bir izlenim bırakmış durumda. mesela izmir'deki her

Çeşme Klima Servisi

 

zeytin tabağı kendiliğinden zeytin yağlı, kekikliymiş gibi geliyor yada bütün izmirliler yaz akşamlarında sadece rakı, balık ve bol yeşillikle karınlarını doyuruyormuş gibi geliyor bana. bu şehre yapılan gereksiz pohpohlamalara tav oluyorum. doğduğum, büyüdüğüm ve öleceğim yer olmasına karşın tav oluyorum. "biz simite gevrek deriz, biz şunu deriz, şöyle yeriz" muhabbetleri hele beni deli ediyor. tüm hayatım boyunca farkında olmadan yaptığım "izmire özgü" davranışları orda burda söyleyip duran yavşaklar yüzünden, adetlerimden soğudum. neyse, bu kısmı boşverelim. tat kaçıran beyinsizler her yerde olur. söylemek istediğim ise şu; izmir insanı ile iç anadolu insanı arasında inanılmaz fark vardır. aslında izmir'le sınırlandırmak tamamen yanlış, tüm ege sahil kasabalarını kastediyorum. iç anadolu insanının muhafazakar yapısı onları her şeye karşı tahammülsüz yapmış, bencil ve "içten pazarlıklı" yapıda çoğu. genellemek istemezdim ama yıllar bana bunu gösterdi. ege sahil kesimindeki insanın naifliği, eğlenceliği ve yumuşak başlılığı iç anadolu'da hiç yok. orada herkeste bir öfke, herkeste bir somurtma ve bir şeylere karışma ihtiyacı var. işte binlerce yıldır yoğurulmuş bu batı sahili hamurunu seviyorum ben.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Demirdöküm Servisi

kuraklıktan dolayı standardın üstünde gözüken arsenik sorunu yıllar önce çözülmesine rağmen bazılarının -ankara'nın en büyük yavşağının çarpıtmaları ve beyinlerindeki oksijensizlik nedeniyle- hâlâ sümüklerini çeke çeke uzaktan sataşmakla yetinebildikleri şehir hayatımda ilk kez 2006 senesinde gidip iş nedeniyle 2 ay yaşadığım şehir. daha öncesinde kenarından geçip gitmiştim. uzaktan sıkıcı geliyordu hep. hiç yeşillik yok gibi gözüküyordu. içine girince ne kadar güzel bir şehir olduğunu gördüm. keşke bir fırsat daha olsa ve gene gidebilsem. suyundaki arsenik oranı problemi iki üç sene evvel dokuz eylül üniversitesi malzeme ve metallurji bölümündeki çatlak profesörlerinden biri tarafından çözülen; beyin hücrelerini koruma konusunda muhafazakar, hücrelerin ürettikleri faydanın salınımı konusunda pek muhafazakar olamayan aydınları barındıran güzel türkiyemin güzel şehirlerinden biri.

Çeşme Demirdöküm Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

11 Haziran 2012 Pazartesi

Çeşme Demirdöküm Servisi

köpek gibi özlediğim şehir.bir metre uzağına gitmek istemediğimden olsa gerek halen hava durumlarında tek takip ettiğim şehir.lodos oluyor ben 2000 km den dikkatli çıkıyorum sokağa.öyle sevdiğim.öyle özümsediğim şehir.bütün sevdiklerimi içine sığdıran,kabul eden,kucağını açan şehir.belki bir gün hiç dönmemek üzere gideceğim ve ölene dek topraklarında olacağım.üzerine betonarme dikilmemiş toprağı kalmasa da ,yağmurdan sonra o toprağın kokusunu duyamasam da,şu dünyada ondan daha güzel bir şehir görmedim,aç karnımı galata'dan bakarak doyuran şehir.eyüp te bir mayıs sabahı kılınan namazda saklı duran,ortaköy de doğumgününde yenilen soğuk kumpire küsülen şehir.bavulunu eline aldığında ardına bakmadan veda etmeden gidilen şehir ,dönüşü kolay olsun diye. insanın ne terkedebildiği ne de terk etmek istemediği ve terk edemediği şehir. hani bırakıp gitmek istersin, nitekim farklı bir şehrede gidersin ama gittiğin o yerde boğulursun yaşayamadığını hissedersin, geri dönersin defalarca bu şehri terk etmek düşüncesi geçiverir aklından ama yapamazsın. tarihi, sosyal yaşamı, şehrin ruhundaki o muazzam sanat seni çekiverir kendisine...

Çeşme Demirdöküm Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Beko Servisi

delilerini ve çeşmelerini kaybeden şehir. çok değil yirmi ,otuz yıl önce her semtte, hatta bazı semtlerin her mahallesinde gürül gürül suları akan çeşmelere, semt sakinleri tarafından bir şekilde bakılan delilere sahipti bu şehir. sonra bir el değdi bu şehre. önce çeşmeler mi kurudu, deliler mi kayboldu bilemiyorum. her ikisi de çıkıp gittiler mahalle hayatından. oysa ortak paylaşımlarıydılar mahallelinin. şimdi sadece eski türk filmlerinde kalan o mahalle yardımlaşmasının bir parçasıydılar. şimdilerde bırakın komşusu için bakkala gitmeyi hoş bakkallar da tükendi ya, yan komşusunun ismini bile bilmeyen çocuklar o zamanlar ayşe teyzelerine, hatice ablalarına gocunmadan çeşmelerden su taşırlardı. o teyzeler , o ablalar da kendi çocukları gibi ilgilenirdi onlarla. deliler bir başka alemdi, olması gerektiği gibi. evet mahalleli eğlenir, çocuklar alay ederdi delilerle ama kimse canlarını yakmaz, gizli bir anlaşmanın sadık tarafları olarak onlara bakarlardı. kimi karnını doyurur, kimi eski elbiselerini verir, mahalle berberi illa ki tıraşını yapar, bayram öncesi hamama bile götürülülerdi. o zamanlar belki çoğumuz daha fakirdik, standartlarımız çok düşüktü ama beraber yaşamamız için en çok gereksinim hissettiğimiz şeyin, hoşgörünün zenginiydik. şimdilerde ise, eve damacana su getiren bir kuryenin, motoruna dokunduğu için bir deliyi dövdüğü bir şehirde yaşayan insanlar olduk. elimizden gelen de böyle bir manzara görünce, oturup hiç tanımadığın birilerine bu duygularını yazmak oldu.

Çeşme Beko Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Vestel Servisi

aliağa'dan başlayıp havalanına kadar uzanan bir metroya sahiptir. tatil yerlerinden çıkıp şehir merkezine uğramadan çok rahat bir şekilde havaalanına varabilirsiniz. bir ankara'lı olarak biraz iş, biraz gezi maksadıyla henüz tanışma fırsatı bulabildiğim ve bu yüzden de içten içe kendime kızdığım güzel insanların güzel şehri. (açıkçası bir kere daha gitmiştim ama görünüşe göre sadece önyargı sahibi olup dönecek kadarlık bir ziyaretmiş..) evet, itiraf etmek gerekirse, biz ankaralılar izmir'i, nasıl desem, pek sevmeyiz değil de, pek sıcak bakmayız. gerçi onlardan da tıpkı bu şekilde yanlış düşünenlerin olduğuna eminim. ancak kendi adıma ne kadar yanlış düşündüğümü ben şu geçen iki günde(cuma & cumartesi) anladım. iki günde ne anlayabilirsiniz demeyin, yeri geliyor bir şehrin daha havaalanına ya da terminaline adımınızı atar atmaz belli bir kanıya varabiliyorsunuz o şehirle ilgili.

Çeşme Vestel Servisi

 

zaten şehirler de insanlar gibi, ilk izlenimi ilk saniyelerde edinirsiniz. ve açıkcası, bu kadar sıcakkanlı, nazik, anlayışlı, kültürlü ve güzel insanlarla karşılaşabileceğimi ümit etmiyordum. izmir'li güzel kızlara da bir not. bizim ankara kızlarından hem çok daha güzeller, hem de daha alçakgönüllüler. sıcakkanlılar ve nasıl diyeyim, ankara'da kızlar pek bakmıyorlar, baksalar da korkuyorsunuz, dövecek gibiler. ancak izmirli kızları daha rahat gördüm bu konuda. ne diyeyim, hepsini de allah sahiplerine bağışlar ve gönüllerine göre verir inşallah. umarım tekrar görüşürüz izmir'in gülen yüzü konak ve şirin camiisi hisar camii. ve tabii ki şirin insanları :) daha çok şey var yazacak ama şimdilik bu kadar, hepinizi de çok özlicem gibi.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Bosch Servisi

içindeyken gitmek istediğin, uzaktayken hep özlediğin şehirdir. bi kere gitmen yeter aranızda bir bağ kurulması için. kendini bir günde bu şehre ait hissedersin. her daim tadı damağında kalır. doyamazsın. ne denizine ne insanına ne de huzuruna... kordonda iki bira için sıcağına aldırmadan şu yaz gününde bile özlersin. en huzurlu hayallerin şehridir. sana hep hayat verir. 3 yıl aradan sonra tekrar gidiyorum kendisine. son gittiğimde yanımdaki arkadaş sormuştu "ee olm o kadar gittin geldin bir şey demedin, beğendin mi? istanbul'dan farkı var mıymış?" diye. ona cevap vermedim götü

Çeşme Bosch Servisi

kalkmasın diye ama daha sonra dillendirmeye başladım kendi kendime "keşke izmir'de yaşasaydım" diye söylenmeye. oldum olası kalabalıktan (galatasaray maçları hariç) ve insanların görgüsüzlüğünden nefret ettim. kim bilir belki arkamda bırakacağım şeyler bu denli çok ve değerli olmasaydı "sikeyim böyle aşkın ızdırabını" deyip, bavulumu alıp çıkardım yola. dedim ya 3 yıl geçti, son gün kordon'da otururken "acaba bir daha gelecek miyim?" diye sormuştum kendime. yanımda oturan arkadaşım da taşınmayı düşünüyordu. ben fırsat bulana kadar o çoktan gitmiş olurdu. geliyorum lan işte tekrardan sana 4-5 günlüğüne de olsa geliyorum işte. "istanbul'dan daha güzelmiş havası" diyeceğim yine, "kızları güzel de çok makyaj yapıyorlar be abi" diyeceğim yine çemkireceğim işte. sevdiğimi yerden yere vurmayı severim oldum olası. delikanlı gibi söyle değişmedin değil mi? hala insanların saygılı değil mi? delikanlı gibi söyle pişman etme beni. yanlışlıkla çarptığım kişi dayak istercesine bakıcağına hala "pardon" diyor değil mi? insanların hala duyarlı değil mi etrafındaki dönen mevzulara? (bkz: izmir metrosu/@mcryan) insanların hala mutlu değil mi? en çok görmek istediğim de bunlar zaten. hadi pişman etme beni. neyse fazla uzatmıyım gittikçe ağlaklaşıyor yazı sevmedim. sürprizlerini bekliyorum bebişim. hade byez mjx kib aeo cav hav miyav.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Profilo Servisi

bugün gece yarısı eve dönerken, boş sokaklarında amaçsızca dolaşarak "acaba hiç ayrılmasa mıydım?" diye kendimi sorguladığım şehir. kendime koyduğum hedefleri yerine getirir getirmez geriye, başladığım yere dönmek en büyük amacım olarak görünüyor şuan. öyle bir tutku işte. çoğu izmirlinin dışardan gelenler kadar faydalanmadığı şehir. bazen diğer şehirlerden gelen arkadaşlarla3

Çeşme Profilo Servisi

konuşuyorum " olum ne güzel çeşme , gümüldür , foça takılıyorsunuzdur " diyorlar hemen. yok lan diyorum senede bir veya iki sefer denize giriyoruz. alaçatıda çalışan bir arkadaşım var " burda parmakla sayılacak izmirli var , yazlıklar hep diğer şehirlerden gelenlerin" diyor. özetle eğer şanslıysanız şu an deniz kıyısında dalga sesi dinliyorsunuzdur ama benim gibi it gibi çalışıyorsanız ufak ufak klimaya yanaşmak için kimseye farkettirmeden masayı kaydırma çabası içerisindesinizdir. izmirli olup olmamanız farketmez. ha bu arada " izmir sıcağı siker".

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Klima Servisi

şu sıcak günlerde etraftaki tatil beldelerine gitmeye fırsatı olmayanların tek isteği vardır; keşke körfez temiz olsa da izmir'de aynen antalya'daki gibi şehir içinde denize girilebilinse. ne güzel olurdu konak sahil yolunda belli aralıklarla iskeleler olsa, sahil yolu ufak ufak beach park'lar kurulsa, inciraltı-güzelbahçe-urla etrafındaki potansiyel çevreye zarar vermeden değerlendirilse. gerçi uçuk bir hayal oldu benimki ama hemen evimin yakınındaki denize dalmak isterdim. 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülkenin kıymetlisi... -izmir'i izmir yapan deniz hacı... yoksa bi bok yok. bak konya daha iyi mesela... -eee zaten türkiye'de denize kıyısı olan tek il izmir abicim... bal işte adamlardaki... yoksa bi bok olamazlardı. -evet çok haklısın... sözlükte "kente dair aidiyet" olgusuna en fazla vurgu yapılan kent. diğer illerden olup o il hakkında yazanlardan daha memnun görünüyor izmirliler izmir'den.

Çeşme Klima Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Siemens Servisi

bugün izmir'deyim, yarın da dönücem sabahtan. şehrin hiçbir yerini de bilmiyorum. otogarı hariç asdfsd neyse sabah çıktım sokağa, otobüs duraklarında, yolda, banklarda, sahilde filan teyzelerle, amcalarla, genç kızlarla erkeklerle filan muhabbet ettim. dedim ki "ben şehir dışından geldim, yarın da dönücem, nereyi gezeyim?" sorduğum on izmirliden dokuzu alsancak dedi. alsancak'ta napiim dedim, geez işte ne bileyim dediler asdfsd ben istanbulluyum. tamam on senedir istanbulda yaşamıyor olabilirim ama istanbuldayken biri gelse bana dese ki ben şehir dışından geldim yarın da dönücem napiim burda diye, önce müzeleri, sonra galerileri, sonra avmleri tavsiye ederdim mesela. tek başına bir insanın kafeye gidip oturması kadar can sıkıcı bir şey olamaz. tek başına müze gezersin, sanat galerisi gezersin, hadi en olmadı boğaz turuna çıkarsın eminönünden. ne bileyim fenere balata sümüklü çocuk, buruşuk yaşlı fotoğrafı çektirtmeye de yollayabilirdim asdfgdfsda

 

Çeşme Siemens Servisi

bilemiycem şimdi aslında izmirliler de haklı arkadaşım. bu sıcakta deli mi sikti niye gidip klimalı biyerde oturmuyorsun der gibi baktılar bana yani. sahilde gezeymişim. sahil her yerde sahil işte. alt tarafı deniz kenarında beton bi yol, beton yolun bi tarafı deniz oraya da millet düşmesin diye duvar örerler yahut zincir çekerler böyle, diğer tarafı çimenlik. banklar olur oturup çekirdek çitlemelik. işte ağaç çiçek filan, sevgililer yiyişir banklarda. bu izmirde de böyle izmitte de böyle bakırköyde de böyle yani, sahil alt tarafı. her gün gördüğüm şey. napiim sahili. bak bak deniz martı işte. bi özelliği yok. kısacası şehri keşfedemedim hazırlıksız geldiğim için. o yüzden çok da beğenmedim. her yer birbirine benziyor zaten kaybolcam diye aklım çıktı. ama genel olarak insanlarını sevdim. çok sıcak kanlılar. bak izmitte "ölüyorum" desen dönüp de bakmıyor insanlar. ki dedim yani o da ayrı bi hikaye, bir kişi yardım etmedi. burda herkes kibar kibar sohbet etti, yardımcı oldu. güler yüz gösterdi. normalde bu sıcakta insanların asabi olmasını beklersin değil mi? tam tersiydi işte.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Beko Servisi

aslında tüm olay denizde bence. izmiri toptan konya ovasına aynı yeşillikle aynı manzarayla, binayla taşıyla karısıyla kızıyla velhasıl otuyla bokuyla ışınlasaydık, tüm ilüzyon bir anda yok olurdu. konyayı da denizin kıyısına kondursan, çok daha albenili bir yer olacağı açıktır. bu bakımdan, izmiri izmir yapan pek daha ayrıcalıklı bir şey yok denizden başka. izmir'i izmir yapan denizidir evet aynı sekilde örneğin istanbul'u istanbul yapan da tarihidir. sehirlerin bazı özellikleri olmazsa ruhlarını kaybederler. ama bunun etkisi direkt değil dolaylidir, yani izmir'in deniz'i sadece deniz değildir, izmir'e işlemiş onu izmir yapmıştır , izmir herhangi bir sehir artı deniz değildir , nasıl ki istanbul herhangi bir sehir artı tarihi degilse. o yüzden izmir'den denizi, istanbul'dan tarihi çıkaramazsın, çıkarırken ölürler...

Çeşme Beko Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Arçelik Servisi

bu yazki sıcaklarıyla sağlıksız bir hayat sürdürmeme sebep olan şehirdir. geceleri uyunmayacak kadar sıcak olması gerçekten insanı isyana sürükleyebiliyor. klimalı evde yaşayanlara uyumak için misafir olabilirim, o derece. uzaginda olunca sicak olsada, cok ozlenen yer. ayrilali 10 gun oldu ama sicagini bile ozledim. en azindan dusa sayisiz girilebiliyor, malesft oldugum yerde bu imkansiz. ayak bastığım anda hıçkıra hıçkıra ağladığım şehir... anneme sarılıp ''beni göndermeyin anne'' diye ağladığım şehir... körfezin kenarından geçerken ''kim bilir bir daha ne zaman göreceğim?'' diyerek boğazımın düğümlendiği şehir... çok dramatize ettim farkındayım, aslında benim yaptığım biraz da şımarıklık. zora geldi mi cayan biri olarak 3-4 aylık uzaklık bile çok zor geliyor. tek çocuk ve elbebek gül bebek yetiştirilmenin sonuçları bunlar...

Çeşme Arçelik Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Vestel Servisi | 444 1 494

"şunu yaptınız diye bu mu oluyorsunuz?" "şöylesiniz diye böyle mi olduğunuzu sanıyorsunuz?" tarzı çıkışlar karşısında şu ifadeye düştüğüm şehrim: o.0 hayır, içki içtiğimiz için ilerici değiliz, mevsim koşularına uygun giyinerek modern insancılık oynamış olmuyoruz, dakikada ortalama 10 kere göz kırpmamızın ya da limon görünce ağzımızın sulanmasının falan arkasında gizli bir amaç yok. sadece normal hayatımızı yaşıyoruz lan? dublin sokaklarında bir adam çevirip "sen niye bira içiyorsun? böyle yaparak aziz patrick'çi mi olduğunu sanıyorsun?" derseniz herhalde o da "o.0" diye bakar. deli

Çeşme Vestel Servisi | 444 1 494

misiniz nesiniz, rahat bıraksanıza insanları. her daim güler yüzlü sakin ve mutlu insanları, sağı solu aslında belli olan havası, ancak bi o kadar da güzel ve can yakan kızları, bi oturuşta 60 tane rahat yiyebileceğiniz midyesi, buz gibi birası ama sıcak esen rüzgarı ve alaçatısı, kordonun çimenleri, gül satan teyzeleri, göz göz göztepe, bi yandan da küçükpark bornova aman bre deryalar kalbim egede kaldı. işte benim şehrim.. şöyle söylemek lazım ki izmir trakya illeriyle beraber chp'nin elinde kalan belki de tek kale. ve bu kalede bile akp %36-37 civarı oy almış görünüyor. bu noktada sevinmek mi lazım, oturup düşünmek mi bilemedim. düşünün ki chp kayseri'de %36 oy almış. akp buna sevinir miydi ?

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Siemens Servisi | 444 1 494

ülkemiz ve avrupa hakkındaki bilgilerini gözden geçirmesi gerekenlerin beğenmediği gayet de nezih bir şehirdir. kanımca çok eksiği vardır ama bu kadar kolayca en en en en en bi boktan diyemeyiz... burada yaşayan milyonlarca mutlu insana sormak lazım en boktan mıdır diye... şehirdeki işsizlik ortada ancak nerede iş var memlekette? söyleyin de bilelim yahu? yeşil kart da alamıyoruz, kömür de gelmiyor, napacaz biz şimdi? avrupanın en büyük gecekondu kenti demek için iyi kafa yapan bir madde çekmiş olmak lazım, bu arada, zira bu konuda (bence yine de güzel olan) istanbul'un eline su dökemez izmir. ayrıca sicak oldugunda, kocaman bir agiz surekli, her noktana ''hoooohh hooooh'' yapiyormus gibi sicak oluyor. lan biraz duygulu gibi gelmisti dusunurken. hic olmamis. ama mesela bak sey var, 525'te filan o agizin sahibinin agzina sicabiliriz. hijyen pezevenk hijyen! bostanlı sahilinde otururken denizden esen hafif meltem eşliğinde güneşin batışına karşı buz gibi biranızı

 

Çeşme Siemens Servisi | 444 1 494

 

yudumlamaktır. mis gibi çıtır kalamarı yuvarlamaktır, yakamoza karşı rakıyı. yüzünüze vuran meltemin burnunuza getirdiği iyot kokusudur. kordonda, karşıyaka sahilde faytonla dolaşmaktır. anneden izin almadan denize girmek, tuz izi yapmış şortla eve gelince inkar etmektir. boyozdur, gevrektir, çiğdemdir. hafta sonu denize çeşme’ye, balığa foça’ya, karaburun’a gitmektir. izmir sevgilidir. mutluluk getirir. yakınındayken fark etmezsin ama biraz uzaklaşınca hasretinden geberirsin. izmir’de yaşayan insanlar yabancıyı ötelemez. bir adres sorsanız, bırakın tarif etmeyi sizi o adrese götürür. sıcak kanlıdır izmir. yolda yürürken hapşırsanız. sağ soldan, kafelerden çok yaşa sesleri duyarsınız. sokak başlarında su kapları, yemek kapları görürseniz şaşırmayın, sokak hayvanları içindir onlar. izmir aşktır, mutluluktur, özlemdir, hayattır, yaşamaktır. hayatın tadını çıkarmayı bilen insanların şehiridir.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Beko Servisi | 444 1 494

son yillarda yaratilan "sen-ben" politikasindan midir, yoksa insanlar hakikaten mallasmaya basladigindan midir bilemiyorum, guzel izmirimin bu hale dogru hizla ilerlemesi beni uzuyor. "modern"im diyen bir cok izmirli aslinda modernlige dogru degil fasizme dogru kayiyor. boyle olunca da izmir'e insanlar bok atinca sinirlenmek pek hakli bir durum haline gelmiyor. dogru diyor adamlar. sen izmirsen eger, farkliysan, farkini gostereceksin hosgorunle. evet kordon'da millete salca olan apaci ekuriyi, bostanli'da gasp yapan serefsizleri ben de sevmiyorum ve hosgoru gostermiyorum. ancak sana hicbir ters davranisi olmayan bir insan sirf alkol almiyor ve kapali giyiniyor diye onu dislarsan, o zaman senin de gercek izmirli oldugundan suphe ederim ben. su anda izmir'de, izmirliligi yasatabilen insan sayisi azinliga gecti. disaridan bakinca herkes modern, ancak oturun, muhabbet edin, biraz durtun kendilerini, derin mevzulara girin, o zaman iste goreceksiniz ki "hosgoru"

 

Çeşme Beko Servisi | 444 1 494

 

gosterebilen izmirli orani saniyorum ki %50'nin altina dusmustur. mantik "ben burda rahatim, gelip rahatimi bozmayin, ya benden olun ya gidin" mantigina donuyor. e senin bu yaptigin zaten diger sehirlerde de yapiliyor. tek fark onlarin gorusu seninkinin tersi. yani sen boyle yaptikca izmir'in bir farki kalmiyor gorusunden baska. ben de alkol aliyorum, ben de halka acik yerde davranilmamasi gerektigi kadar rahat davraniyorum, izmir'de kizarkadasimlaysam ve sevgim tastiysa yapisip dudaklarina opuyorum, yeri geliyor giyim tarzim ortalamadan buyuk bir sapma gosteriyor vsvs. ama ben bunu "modernlik" olarak algilamiyorum. bu olsa olsa "rahatlik". diger sehirlerde bu kadar rahat olamadigimiz icin bu izmir'in ekstra ozelligi haline geliyor. halbuki her yerde olmasi gereken bu. diger sehirlerde olmayip izmir'de oldugu icin de bir kavram kargasasi yasiyor insanlar ve "rahatlik" ile "modernlik" kavramlarini birbirine karistiriyor. modern olduguma nereden karar veriyorum? bunlari yapmayan insanla da, benim etnik kokenimden olmayan adamla da, goruslerimin cok zit oldugu insanla da ayni masada oturup konusabiliyorum. alkol almayanla dalga gecip "lan cok geri kafalisin" demiyorum, ben iciyorum o oturuyor. saygi duyuyorum. sizin gorusunuze saygi duyan, sizi dislamayan karsit goruslulerin sayisi cok az diye siz de aynisini yapmak zorunda degilsiniz. siz hosgoru gosterdikce onlar da size hosgoru gosterecek, bunu unutmayin. aksi takdirde ilerleyen zamanlarda iyice nefret edilen insanlar olursunuz, kendi ufacik bolgenizde ellerinizde bira, modern insancilik oynayip durursunuz. izmir'i sikip atmayin bi zahmet. o zaman gelir ben de icerim sizle diger insanlara saygisizlik yapmadan.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Arçelik Servisi | 444 1 494

oncelikle soyleyeyim, izmirliyim. izmir dogumlu degilim ama orantiya vurdugumuzda hayatimin %90 gibi bir kismi izmir'de gecti. dolayisiyla kendime izmirli demekte beis gormuyorum. bahsedilen haber gercekse "biz ataturkcuyuz" diyip karsiliginda mor olan insanlar, akp yuruyusu yapanlara tepki gosterenler, onlari dislayanlar gercek izmirli mantigini kavrayabilmis degillerdir. ben izmir insanini seviyorum. ancak gercek izmir insanini seviyorum. ben kaza yaptigimda o kazada kendisine carpma ihtimalim olan teyze altindan likir likir yag yakan arabanin tutusma riskini gozardi ederek kosarak yanima gelip "evladim iyi misin? su getirin cocuga!" diye benim yanimda oldugu icin, hic tanimadigim bir seyyar satici ikimizde de bozuk para cikmayinca "olsun problem degil, bir dahaki gelisinde verirsin, gelmezsen de canin sagolsun" diyebildigi icin,

 

Çeşme Arçelik Servisi | 444 1 494

 

kaldirimda birisine yanlislikla carpinca "ne carpiyon lan it" degil de "kusura bakmayin" diye kendisinde hata olmasa bile ozur diledigi icin, camiyle yanyana olan alkollu mekan varken ikisinden de cikan insanlar birbirlerine selam verdikleri icin seviyorum bu sehri. izmir buyuk sehirde koy hayati yasatan bir yer. insan iliskileri burada kafanizi cok rahat tutacak, sizi mutlu edecek derecede iyi. ancak izmir'de cok uzuldugum bir sey var. izmirli olmayi ozumseyebilmis gercek izmir insani yukaridakileri yaparken, izmirli olmayi acik sacik giyinmeyeni, kendinden olmayani dislamak sanan, fasizme yakin bir noktaya gelmeyi modernlik olarak algilayan, elindeki bira sisesini biradan keyif aldigi icin degil de "bakin ben alkol aliyorum, siz almiyorsunuz, ne kadar da geri kafalisiniz" demek icin tutan insanlari sevmiyorum. ve maalesef izmir'de bu insanlardan da bol bol var. izmir de bu insanlar yuzunden disarida hosgoru sehri izmir olarak taninamiyor bir turlu. hosgoru dedigin acik giyinip alkol alan insanlarin rahat yasamasini saglamak degildir sadece. hosgoru dedigin senden olmayani da kucaklayabilmektir. "ataturkcuyum" diyen bir izmir insani ornegi vereyim size. bir gun otobusteyiz, kani kaynayan, bol atar yapan bir ergen grubu yuksek sesle konusuyor. otobusteki insanlar rahatsiz oldu, tartisma basladi. en son bir teyze -ki ogretmenmis kendisi, oyle soyledi- basladi konusmaya: "siz nasil ataturkcusunuz, bu mudur ataturkcu gencligin hali?". lan? ataturkculukle bagirmanin ne alakasi var? ogretmen olan bir kadin bile, en ufak bir tahammulsuzlugunde konuyla alakasi hic olmayan ataturkculuk kavramini one atip, diger insanlari ataya saygi duymamakla sucluyor. bu mu yani izmirli mantigi? hayir esas ic acitan, "ataturkcuyum" diyenlere sor bakalim "ataturkculuk nedir?" diye, yarisindan cogu "eee, yani iste, ataturk ilkelerini takip etmek, felan." minvalinde cevaplar verecektir. ileri oldugunu, diger insanlardan daha kulturlu, bilgili olduklarini, bu yuzden acik goruslu olduklarini iddia ederler, ama bir bok bildikleri yoktur maalesef. acik goruslulukten anladiklari herkesin kendi hayatini yasayacagi, bunun kimseyi alakadar etmeyecegi degil, acik giyinip, alkol alip dagitilmasi gerektigidir. arkadasim ben de kopek gibi iciyorum, ama bunu "modernlik" adi altinda degil, alkolu sevdigim icin yapiyorum. kimseye de ictigimi gostermek gibi bir cabam yok. sikimde olmaz.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

9 Haziran 2012 Cumartesi

Çeşme Vestel Servisi

symrna. geliyorum sonunda. sandığımdan çok önce aslında. sonunda sabırsızlığımın ifadesi. erken bile aslında. annemi bırakıp geliyorum sana. düşünmeden git diyor, sen iyi ol ben iyi olurum diyor. geliyorum sonunda sana da neden ağlıyorum izmir? sen de biliyorsun nedenini son iki gelişimde kordonda suya anlattım. kucağını açtın bana. geliyorum. yaralarımla geliyorum sana sar beni izmir. kırıklarımı getiriyorum yapıştır onları. tamir et güvensizliğimi. sana anlattıkça rahatlıyorum izmir. sıcaklığını çok özledim. dağınıklığıma ve dalgınlığım aldırma, dinle beni izmir. anlat bana her şeyi. yine sev beni izmir. ben seni hiç unutmadım, sevgini hep kalbimde taşıdım, sana dönmenin

Çeşme Vestel Servisi

hayallerini kurdum. mutlu nedenlerle gelmek isterdim ama sen anlarsın beni böyle de kabul edersin. bir kaç umut alıp geliyorum sana geri kalanını benimle inşa eder misin? egenin incisi bir şehirdir kendisi. seveni kadar sevmeyeni de vardır. hatta kıskananı. çok farklı da değildir aslında, bu coğrafyadaki her il kadar türkiye'dir burası da. burda da tecavüzler yaşanır, burda da hırsızlıklar olur, burda da indan öldürülür, burda da gecenin köründe sokakta dolaşırken korkarsınız. kısacası insan her yerde insandır. ama toprak parçası olarak diyorsanız, elbette tanrı torpil geçmiştir bu şehre.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Siemens Servisi

doğup büyüdüğüm şehir, her ne kadar nüfus kağıdında ankara da yazsa doğduğum yer olarak addetmekten şeref duyarım izmiri. izmirde 13 senem geçti, çocukluk yılları falan, fakat izleri asla silinmedi. havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez ama, medeniyetin beşiğidir izmir gözümde, her şeyin en güzeli bu şehirde vardır, yoksa bile olsa olsa bu şehirdedir dedirtir insana. öyle bir aidiyet duygusudur işte, istanbul için ahiret gibidir derler ya hani sözlük hani "gidişi var dönüşü yok" hesabı, asıl ahiret istanbul değil izmirdir, izmirli olanlar izmirde son yolculuğuna uğurlanmak, izmirde toprağa gömülmek isterler belki de, gizli gizli aralarında sözleşmiş gibi. son limandır izmir hatta son vapur.1995 yılında tanıştığım, 6 buçuk yıl boyunca sokaklarını, caddelerini gezdiğim, severek başlayıp, aşık olarak bıraktığım şehir. liseyi bitirmis ve universitesini arayan biri olarak adımlarımı

Çeşme Siemens Servisi

attıgım bu sehirde yasadığım yıllar hayatimin en guzel donemleri idi sanirim. soguk kış gecelerinde esen sert rüzgarları, yazın bunaltıcı sıcaklığı ve her daim samimi yüzleri ile, bir baska dünya oldu benim icin izmir. canım sıkıldığında alsancak'ta bir bara gittim, oturup denizin sakin dalgalarını izledim. daha doldurulmamıştı deniz şu an olduğu gibi. çarpan dalgalar kimi zaman yola ulaşırdı, kimi zaman ege rüzgarı vururdu yüzümüze oturduğumuz sahil meyhanelerinde. eve dönüş için beklediğimiz eshot otobüsleri ve yoldaş olduğumuz diğer öğrenciler olurdu ortak duygularımızı paylaşan. kıbrıs şehitleri caddesinde gezerken, ara sokaklardan gelen müzik sesleri ve acaba bu akşam nereye gitsek telaşı olurdu sadece aklımızda. imbat'da mı içsek biramızı yoksa sirena'da mı diye düşünürdük. otobüse binip bornova'ya döndüğümüzde sıcak bir yuva karşılardı yine bizi. meydana geldiğimizde birer çorba içmek için girdiğimiz lokanta bile tanıdıktı artık. yaşadığımız bazı şeyler vardır ki hayata dair güzel izler bırakan. işte, izmir oldu o izlerin yaşandığı yer benim için. hem sıcak, hem samimi hem de dost olarak. bir şehir varsa ki sevilecek. ismi izmir olmalı bence.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Beko Servisi

izmir, bir aşk kenti olmanın yanı sıra, gelmişiyle geçmişiyle hayata asılmanın da kentidir. ama her durumda, "hayat sıcakkanlıdır izmir'de. yaşam güncellenir durmaksızın; yeniye açıktır kentin bilinci... geçmişi kurarken geleceğe de heves içindedir. yaşamak güzel şeydir izmir'de. yaşama sevinci ise bazen alçakgönüllüdür bazen de şık ve sükselidir.. varsıl da yoksul da birbirine çok uzak değildir. izmir'e gitmeye birkaç gün kaldıysa tuhaf bir şekilde memlekete dönüyor hissi yaşıyor insan. ve de aklının bir köşesinde hayata fon müziği olan metin arolat ın izmir şarkısı. sevdicek de evinizde hasretle sizi bekliyorsa tadından yenmiyor. öyle ki ben hep şu birkaç günde takılıp kalsam, birkaç gün sonra izmire gideceğimi bilerek bir ömür yaşayabilirim. hayır aslında hiçbir yerini de bilmiyoruz şehrin, insan evde oturmak için bir şehre gitmeyi bu kadar ister mi? bu bahaneyle "şurada şunu yi, burayı mutlaka gör, ya da amaaan izmirin heryeri güzel kafana göre takıl" diyecek sözlükçülere de buradan selam ederim. antik çağlardan cumhuriyetin başlarına kadar çok gelişmiş bir şehirdi. sonra malum bölgelerden göç almaya başlayınca bugünkü halini aldı. kesin şimdi çıkıp ırkçı diyenler olacaktır ama bu ülkede makata makat derler.

Çeşme Beko Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Arçelik Servisi

sonbaharda hafta sonu ankara çekilmiyorken* nereye kaçsak acaba derken hatunla gitmeye kararlaştırdığımız şehir. konak, karşıyaka, ikisi arası çalışan vapur, bostanlı'daki kumrucu şevki, hatta bulunduğu semti bilmesem de müthiş doğal yaşam parkı, hepsi harikaydı. ama bu şehirle ilgili anlamadığım birşey var, yanlış bilmiyorsam pasaport diye geçen bölge elit bir bölge. manzara güzel, mekanlar pahalı, herkes şıkır şıkır dolaşıyor, bir yanda da golden'larını* dolaştıran eşofmanlı insanlar. fakat beş dakika yürüme mesafesinde alsancak var, öyle bir yer ki alsancak kız arkadaşla sarılıp yürürken tip tip bakan insanları, ara sokaktan alsancak garı'na geçerken pencereden kafanıza mendil atan genelev kadınlarını, kordonda küfür kıyamet muhabbet eden ve bunu marifet sanan kızlı erkekli lise hatta belki de ortaokul çocuklarını, güzel iki kızın iki adım peşinden yürüyen ve sürekli laf atan beş kişilik abazan erkek gruplarını, hayatımda gördüğüm en yılışık seyyar satıcıları barındırıyor. belki seveni vardır bu alsancak'ın ama bir daha yolumun düşmesinden korkuyorum, yeminle. belki de bize kötü bir gün denk gelmiştir bilemiyorum ama medeniyetin beşiği olarak lanse edilen izmir'e gidip ilk gün bunları yaşamak bünyeye iyi gelmedi. şevki de olmasa ne yapardık bilmiyorum.

Çeşme Arçelik Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Bosch Servisi

hayatımda genellikle başıma gelenlerden dolayı üzülürüm ama bu şehirde yaşamak neden kısmet olmadı diye başıma gelmeyen bir şeyden dolayı en çok bu şehir için üzülüyorum. bazı şehirlerin coğrafi yapısı, bazılarının iklimi, bazılarının sahip olduğu insanların toplumsal tarzı etkiler insanı. bu şehir ise yukarıda saydıklarımın hepsi ile büyülüyor beni. her yıl 3 haftamı geçiriyorum burada. dönmek istemiyorum hiçbir zaman. ve buradaki kısacık süre zarfında anlıyorum ki izmir bu yapısını korudukça, bu ülkenin medeni bir seviyeye gelmesi için umut var demektir. insana yaşama sevinci katan şehirdir. havasıyla korkutmuş şehirdir. sabah saat 8 suları, odam birden sapsarı oluverdi.

Çeşme Bosch Servisi

sepya sarısı gibi. açtım perdeyi baktım tüm sokak sarı sisli. göz gözü görmüyor. ama böyle sarı bi hava görmedim. dedim kesin uzaylılar geliyor gelse de görsek. sonra banane ya dedim uyudum. hala sisli hava, ama uzaylılar gitmiş olsa gerek.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Profilo Servisi

16 yasima kadar icinde yasadigim, iklimi guzel, insani (genelde) sevecen, hayat gecirilecek bir sehirdir izmir'imiz. ama her insan kolay kolay yasayamaz ne yazik ki burada, cunku icinde cok fazla sayida yobazin yasadigi bir sehirdir. simdi milyon kisi zamanin otesine yollayacak kizip, ama dogrusu bu ne diyeyim. bir dusunceye/inanca asiri bagli kitleye yobaz denmez de ne denir? ben de severim ozgurlukcu yapisini izmir'imin, severim haksizliga karsi cikan sesini; yeri gelince tum ulkeye ragmen yikilmaz kale misali durusunu severim. ama yobazini sevemiyorum bir turlu bu sehrin ben. nasil ki istanbul/fatih'in yobazinin yuzune bakasim gelmiyorsa, izmir'in 'kilere kapatican bu orumcek kafalilarin hepsini' diyen yobazindan da oyle tiksiniyorum arkadas. nedir bu gaza gelmeler, laik

Çeşme Profilo Servisi

demokrasinin son bayragini tasiyan adam havalari kuzum? sizin gibilere mi kalmis demokrasinin adini kurtarmak, insana insan oldugu icin saygi duyup yanlisini tatli dille uyaran medeni bir laik olmak bu kadar mi zor allah askina? sizin yuzunuzden izmir'liyim derken, ama sunun bunun gibi izmir'li degilim; ayarinda izmir'liyim demek zorunda kaliyorum, oldu mu simdi?benim gibi kaşar addedilen kızların memleketi. bu kızlar kaşar mıdır, değil midir, ona ne sen karar verebilirsin ne de ben. ama bir gerçek var ki, o da bu kızların destekli bir özgüvene sahip olduğu. hep zeki, hem güzel, hem seksi olmayı aynı anda başarır bu memleketin kızı. havasından mıdır, suyundan mıdır bilinmez, ama bir şeytan tüyü var bu işin içinde.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Klima Servisi

yaa işte böyle sözlükçüler. velhasıl, kalbin neredeyse güzel odur diyor, en kısa zamanda milliyet emlaktan uygun bir ev bulup kalbimin yanına gitmeyi diliyorum. beğeni ve şikayetleriniz için ulaşabileceğiniz butonlar, entry numarası yanı, şükela oeh çok kötü, ekşisözlük zipirinsan. birbaşka entryde görüşmek umuduyla, esen kalın. yazın nemli ve sıcak havası şakirtleri olduğu kadar gündüz dışarı çıkmak zorunda olanları, dışarıda çalışanları, dışarıda şort-askılı evde sporcu sütyeni falan da denilen kısa zımbırtılarla gezenleri de rahatsız eden şehrim. haydi gelin itiraf edelim günbatımında kordonda bira süper de olsa izmir, yazın tatile gidebilenlere ve evinde en az bir hatta daha fazla

Çeşme Klima Servisi

kliması olanlara güzeldir. şaka gibi laflarla eleştiriliyor. sokakları bok kokuyormuş adam gelip görmeye tenezzül etmemiş, onun bunun lafıyla millete laf sokma derdinde. en azından şu ilginçlikteki insanlar yok ya orada, o yüzden iyi şehirdir güzel şehirdir. siz rivayetlerinizle takılın nerde takılacaksanız. editleyene edit: çocukluğumdan beri izmirde yaşadım, son 2 yıldır istanbulda yaşıyorum ve evet istanbul daha beter kokuyor. sözlükte gördüğü her entrye mutlak doğru şeklinde yaklaşanlar da bana yalancı demiş oluyorlar o zaman.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Demirdöküm Servisi

bak kardeşim, açık konuşayım ben izmiri sevmem. ha bunu diyerek şuan karmamı sikip attığımın farkındayım. ama memleketin en rezil kenti olduğunu düşünmüyorum. ona gelene kadar daha neler neler var yahu asdfgds yani bir şehri güzel yapan, o şehrin binaları değildir. venedik venedik diye milletin dilinden düşürmediği şehir, aslında bi temiz badana isteyen ve lağım kokan bir yer. ama venedik ulan! o şehri venedik yapan, geçmişinden gelen gücüdür. hani ne diyor aziz yıldırım hep? fenerbahçenin büyüklüğü ne şampiyonluk ne kupa büyüklüğüdür. başka bir büyüklüktür adı konmaz. heh işte o. izmiri izmir yapan ne şehirdeki binaların güzelliği, ne jeopolitik konumu, ne de içindeki insanlar. başka bi şeyi var adı konamayan. gerçi azönceki sözü aziz yıldırım söylememiş olabilir. ama biyerden duyduğuma eminim. her neyse, ne diyordum: evet milliyet emlaktan bakınca izmirdeki binalar dökülüyor. birçoğunun banyosu leş mutfak dolapları zevksiz. ya göt kadarlar ya yayla gibi. evlerde ısıtma sistemi yok lan! duvardan ısıtma böyle, güneş duvara vuruyo, ısınıyosun sdfgdsa bir de çok kocaman camlar var. ben alışmadım öyle büyük camlara. soğuk yer insanıyım ben. cam küçük olacak, ev kombili olacak filan. bir de, kiralar çok. misal konyada o paraya süper lüks daire tutuyoruz milliyet emlağa göre. ama şehirleri öyle tasvir edemeyiz. bana dünyanın en güzel şehri gelen kırklareli, benim gözlerime sahip olmayan biri için sokaklarında köpeklerin yuvarlandığı, kömür isi kokan, çer çöp deryası biyer olarak gelir. ama öyle değil işte. benim gözümde başka. mekanlarla insanların ilişkileri çok farklı. trakyamın ayazını bile severken, izmirlilerin de izmiri sevmesini ve abartmasını çok göremem.

Çeşme Demirdöküm Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Bosch Servisi

türkiye'nin en medeni, evrensel insan hakları tanimina en çok yaklaşabilmiş, kültür birikimi fazla, insana en çok değer veren, güzel, güleryüzlü insanlarının yasadığı türkiye'nin incisi. bir de daha çok festival düzenleseler azıcık daha çok kültürel aktivitelere erişim imkanı sunsa bunlara, belki biraz daha zaman ve belki de az buçuk daha fazla yer ayırsalar bu saydıklarıma, çok daha mutlu olacagim şehir. yine de buna da şükür.üç yaşındayken; her tatilde gidilen ikinci evdir. beş yaşındayken;* ben gece yolculuklarını seviyorum iyi ki gidiyoruz denilen, apar topar çıkılmış bir yolculuktur. orta okul

Çeşme Bosch Servisi

çağlarında; keşke antalya da böyle olsa diye düşündürendir. on altı yaşında; esas ev olduğu anlaşılan, yirmi yedi yaşındaysa geride bırakılmış bir hayattır. yirmi sekiz yaşında; yine her tatilde gidilecek ikinci bir ev olacağına göre; bu hayat çok kısır be! yine de hayatımın içinde yer edinmiş olmasından zevk ve onur duyduğum şehirdir. hem kendisini hem de içindekileri özletir.kışın gaz maskesi gerektiren şehir,özellikle akşamları tabi,metronun yerin altında kalan kısımları bile duman(konak öyle)sanırsın trenler kömürle çalışıyo.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Profilo Servisi

kürtlere özerklik verilmesi ya da eyalet sistemi falan tartışıladursun; birisi çıkıp da dese ki belli bölgelere eyalet olma ya da özerklik hakkı tanıyacağız, türkiye' de buna ilk zıplayacak insanlardır bu izmirliler. öyle ki türkiye' nin geri kalanından o kadar ayrı kafalardadırlar bunlar. izmir ayrı yönetilen bir bölge olsun, kimse onlara dokunmasın, dokuları bozulmasın, onlar kendi yaşam tarzlarını sürdürerek devam etsinler yeter ki. işte o zaman bir başkadır benim memleketim derler, kimseye de ilişmek akıllarına bile gelmez.üzerinde psikolojik baskı oluşturulmaya çalışılan şehir. ulusalcı mulusalcı ama

Çeşme Profilo Servisi

türkiye'de mahalle baskısı olmadan özgürce yaşayabileceğimiz bir eskişehir bir de izmir kaldı onların da içine edilmesin lütfen. özerklik falan derken tek başlarına bir özerklik isteyeceklerini sanmıyorum. şöyle trakya+istanbul, batı ege, akdeniz desen fena olmaz diyebilirler. ;) bu arada şaka da olsa, farazi de olsa bu özerklik falan çirkin işler. izmirli'lerin tek ve en büyük faşistliği, demokrasiyle uzaktan yakından alakası olmayanların demokrasiyi arkasına alarak gerici/ayrıştıcı faaliyettte bulunmasını hazmedememesidir. not: tabi eğer bu faşistlikse. parkları bok kokan şehir. özellikle bornova'da. beş aydır bornovadayım bu kadar pis iğrenç kokan parklara raslamadım. köpeğini parklara sadece tuvalet için getiren zihniyetteki insanları var bu şehrin. yahu kardeşim ayıp bana saygın yok insana saygın yok bari bu güzel şehrin kendisine saygın olsun amına koyim.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Klima Servisi

kendisinden değil de, "şehrim, kumrum, boyozum, gevreğim, darım" kelimelerini iki cümle içerisinde dahi, maksimum sayıda kullanmayı becerebilen ultra yetenekli fakat bir o kadar gereksiz insanlarından nefret ettiğim güzel ege şehri. şöyle bir şey var sanırım, genel yapı itibariyle bu bahsettiğim insanlar yaşadığı için, farklı olan azınlıkları da asimile ediyorlar. onlar da papağan gibi geziniyor sonra "izmir'im, kumrum" diye. her şey sistemli. amerika'nın oyunları hep. son zamanlarda ağır şekilde hava kirliliğinden muzdarip olan memleketim. öyle ki gece dışarı çıktığınızda bırakın sokak lambalarını evlerin pencerelerinden gelen ışıkta bile havadaki dumanı fark ediyorsunuz. ama bu konuda asıl ilginç olan şey bu hava kirliliğinin doğal gaza geçişten sonra azalacağı yere artması.

Çeşme Klima Servisi

kömür yardımı yerine doğal gaza teşviğin daha yerinde olduğunun bir göstergesi bence. çünkü kömür kullanan kesimin artmasıyla bu hava kirliliğinin oluştuğu çok açık. hayatımın beş senesini sikip atan, silip atan, içimi küle çeviren şehir, insanın ayak basmaya cesareti olmasa da, bir dünya hatırlamak istemediği anısına rağmen gecenin bir yarısı bostanlı'da şarap içmeyi, çeşmealtı'nda sonbaharda güneş batarken midas yolunu izlemeyi, ödemiş'te bir kahvaltı yapmayı, kordonda martılara simit atmayı özleten şehir.. hani gecenin bir yarısı sigarasız kalırsın açık bakkal büfe yoktur, o sigarasızlık daha bir içine oturur daha da bir hasretle ister insan işte izmir'i de gün gelir öyle özler. havasını, neşesini, kasvetini, ruhunu... öyle bir zaman gelir ki istanbul gibi bir şehirde süreyya plajı'nda kahvaltı ederken insan bir an kendini o kordonu gördükten sonra şimdi ''izmir ne alemdedir acaba?'' diye sorular geçirir, güneşin bile daha turuncuydu be kahpe şehir, yağmurun bile daha bir ağırdı be. evet insanı bağlıyorsun toprağa, sınırlarına adım atıldığı an; işte bu yüzden kahpesin. hasretinle insanı kanser ettiğin için kahpesin, bir insanın ayağını dahi atacak cesareti yokken bile bu kadar düşündürdüğün için kahpesin. varlığın insanı dara sokuyor, yokluğunsa bir koca sürgün.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Demirdöküm Servisi

her yerinden medeniyet akan şehir. lise zamanlarında okulca trabzon'dan gelen arkadaşım burada bir bakkala girer, bakkaldaki bayanın kendisine "buyrun beyefendi" demesi üzerine nutku tutulur. kendisine 17 senelik hayatında kimse beyefendi dememiştir ve arkadaş ne yapacağını bilemeyip bakkaldan kaçarcasına uzaklaşır. bunu bir de karadeniz şivesiyle dinlediğinizi hayal edin. yollarımız birleşemiyor. altı sene önce sana varayım dedim, kader beni kalabalığa gömdü. çok da pişman olmadım hani, hatta memnundum halimden. sonrasında yine istedim seni, bu kez ise daha uzaklara gidiyorum. bilmiyorum ne olacak ama ben seni yaşamak istiyordum hep. belki de yine ertelendi sevdamız, beni bekle dönüşüm muhteşem olacak. kaçak kömürden anası sikilen şehir. 2 metre burnumun ucunu göremiyorum, onu bırak ciğerim yanıyor günlerdir. burnumu devre dışı bırakmak istiyorum.

Çeşme Demirdöküm Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

8 Haziran 2012 Cuma

Çeşme Vestel Servisi

valla bunca yıllık izmirliyim, bornova'da kardeşimle kitap alacak yer bulamıyoruz. yıllar içinde önce d&r kapandı, sonra kipa içerisinde inkılap kapandı. metro civarında iyi bir kitapçı olduğu söyleniyor ancak gidip bakmadım. izmirin genelinde de belli dükkanlar haricinde kitap bulmakta zorlanıyoruz izmirde olduğumuz süre boyunca, hakikaten izmir'de problemdir kitap almak. izmirlilerin başka şehirde yaşayan insanlara zorla sevdirmeye ve övdürmeye çalıştıkça, izmirli olmayanların daha bir nefret ettiği şehir. izmirli arkadaşların anlamadığı nokta şu; siz burada kendi şehrinizi övdükçe vay anasını izmire bakın sayın seyirciler demiyor bu insanlar, aksine nefret etmeye başlıyorlar. bırakın başka şehirdeki insanlar gelip gördüğünde sevsin, övsün şehrinizi. izmirin birçok konuda türkiyenin en iyi şehirlerinden biri olduğunu herkes biliyor zaten. bunu defalarca anlatmanıza ne izmirin ne de

Çeşme Vestel Servisi

başka şehirlerde yaşayan insanların ihtiyacı yok. izmire gelen birisi kitap almak istediğinde kitapçı bulamamış olabilir. hatta hatta midye yemek isteyip midye de bulamamış olabilir.* peki tüm bunlar izmiri kötü bir şehir yapar mı? hayır. e derdin ne o zaman güzel arkadaşım? niye adam sanki yüzüne karşı küfretmiş gibi saldırıyorsun? bir de şu yönü var olayın; herhangi biri izmiri eleştiriyor ve sen şehrini savunurken türkiyedeki en elit, en gelişmiş, en özgür şehirlerinden biri olduğunu söylüyorsun. ama izmiri eleştiren insana diyorsun ki dangalak, izmirli kızlardan siktiri yiyen adamların eleştirdiği şehir, başka şehirlerdeki gibi kitapçılardan kitap alan enayilerin değil de, internetten daha ucuza kitap alanların yaşadığı şehir falan. afferin size çok gelişmişsiniz hagaten. meraklısına not: aydınlı ama ankara'da okuyan biriyim. aydından çıkar al tüm tanıdıklarımı bir daha uğrarsam şerefsizim. ankaradan da nefret ediyorum. ama göz var izan var. sayısız kez istanbulda da izmirde de bulunmuş biri olarak diyeceğim odur ki, izmirle karşılaştırırken aşağılayıp durduğunuz istanbul'un yanında izmirin esamesi bile okunmaz. ama izmir, istanbuldan sonra türkiyenin en güzel ve en yaşanılası şehridir.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Siemens Servisi

kitap paylaşan şehir. öyle kitapevlerine gidip mangodan kırmızı don alır gibi, "en çok satan kitaplarınız nerde, sarın ordan 10 tane" tipleri ve kitapçıları yoktur. kitap alan ve okuyan, balkon sohbetlerinde, akşam gezmelerinde, bira masalarında arkadaşlarına verir kitabını. kitabın adetle değil okuyucu sayısıyla da anlamlı olduğunu bilir. mesela benim evde bana ait olmayan 100'e yakın kitap var. belki nerede olduğunu unuttuğum benim ödemesini yaptığım zilyon tane de kitap var. okullara verdiklerimi saymıyorum. her evi kitabevidir ayrıca. not: izmirliyim evet. dangalaklığa gelemiyorum evet. yaz döneminde kızların tek tip kıyafet giydiği şehirdir. evet bir izmirli olarak söylüyorum bunu. nedir bu kombinasyon açıklayalım: düz saç, güneş gözlüğü, hafif makyaj, kısa kollu t-shirt, kısa şort, beyaz converse veya tiger benzeri modeller. şikayetçi olduğum nokta şu, aman kızlarımız şöyle giyinsin, orası burasını görelim mantalitesiyle söylemiyorum bunları. sorun bu şehrin kozmopolit bir yapı gösterememesi. bir istanbul'un istiklalini düşünün, çeşit çeşit giysili, saç tipleri veya tarzları değişik insanlarla karşılaşırsınız sürekli, bu farklılıkların mükemmel bir uyumu, bütünüdür. istanbul paris ise, izmir cannes' dır. ancak izmir'deki bu tek tipleşmiş ''miami beach'' havası bıktırıyor bir saatten sonra. popüler kültürün zafer naraları attığını duyabiliyorsunuz yani. üzgünüm ama gerçek bu.

Çeşme Siemens Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Çeşme Beko Servisi

kadıköy ilçesi ile karşılaştırılması maalesef haksızlık olan şehrimizdir. kadıköyde birkaç yıl yaşamış bir izmirli olduğumdan bir iki kelam edeyim: birincisi: istanbul'daki izmirlilerin çoğu kadıköy'de yaşar. neden? zira izmir'e benzer. ama neresine benzer? karşıyaka, güzelyali, narlıdere, balçova, bornova ve alsancak karışımına benzer. izmir'de buraların (kadıköy ile benzeşen) varoş olmayan kısımlarında oturanlar toplam nüfusun %30'una tekabül eder etmez. ikincisi: kadıköy ülkenin en zengin ve büyük ilçelerinde sanırım ilk 5 içerisinde yer alır. sosyo-ekonomik gelişmişlik ile beraber kitap okuma alışkanlığının arttığı, ve ülkemizde yılda 3-5 adetten fazla kitap okuyanların %10'un altında olduğunu kabul edersek izmir'de (çok) kitap okuyan kitlenin kadıköy'den doğal olarak daha küçük olduğunu düşünebiliriz. bakınız bu iyi birşeydir demiyorum ama izmir'e geri kalmış demeden önce sanırım doğru bir değerlendirme yapmak gerekir. izmir sadece film ve dizilerde gördüğümüz sahil kesiminden ibaret değil. izmir'in en az 3'te biri oldukça fakir ve sanıldığından eğitimsiz kesimlerden oluşmaktadır. not: bu yazı izmir'i savunmak için değil ama izmir'in gerçeklerini bilmeyenlere ışık tutmak amacıyla yazılmıştır.

Çeşme Beko Servisi

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma