28 Aralık 2011 Çarşamba

Eski Sevgiliye Mektup-4

'her şey'in ayrı yazıldığını bana okulda öğrettiler. ikimizin bitişik yazıldığını ise ben senden öğrenmiştim. hatta gereğinden fazla bitişik, iç içe geçmiş bir şekilde yazılmıştık bir zamanlar. aynanın karşına geçip sana baktığımda/aynanın karşısına geçip bana baktığında, ne yazdığını okuyamayaşımız bundan. önümüzdeki çok güzel bir gelecek mi yoksa haddinden fazla kana bulanmış bir geçmiş mi? hiçbir zaman bilemeyecek olmanın verdiği hoşnutsuzlukla kavuşuyor avuç içlerimiz. hiçlerimizin ortaklık antlaşmasının altına odamızın duvarları imza atıyor. sebepten mahrum bırakılmış bir kaç nota kulaklarımızın pasını siliyor. gözyaşlarımız daha da fazla pas tutuyor..

her şey hala ayrı yazılıyor. ''ikimiz bitişik öldük.''

konya otogarından ayrılmakta olan bir cam kenarında beliren yüzümü anımsıyorum. daha sonra bir ev, bir park, bir tramvay, bir telefon otogarlaşıyor beynimde. ben kendimi hep camın rüzgara vuran tarafında buluyorum. ya da orada kendimi kaybediyorum mu demeliyim bilmiyorum. anlatsak üç kuruş değer vermeyecekleri anılarla birlikte başımı taşa koyuyorum. hava uyuyamamak için yeterince soğuk. zemin nefes almaya bile müsait değil. ruhum tutuluyor..

otogarın camı ayrı buğulanıyor. ''ikimiz bitişik silindik.''

içki bardağındaki son yudumdan zerre farkın olmuyor genelde. içip bitiresim var bir yandan, diğer yandan orada öylece kal istiyorum. ben bu ikilemin arasında yanıyorken, sen belki de başkasının kollarında üşüyorsun.. aklım almıyor. aslında aklımın almadığı daha çok şey var. yazmaya kalksam elimdeki kalemi kıracağım,biliyorum..köşelerini kemirdiğim, çok güzel kokulu bir silgisin masamın üzerinde duran.. anlamsızlaşmandan korkuyorum..

içki bardağı, son yuduma yardım ve yataklıktan tutuklanıyor. elime giren cam kırıklarına sigara basıyorum.
"bir insanın sadece gerçeklerle yetinmesini aklı almıyor" diyor kurt vannegut. o, çok kızmasın diye daha cesur dalıyorum hayallere. gözümün önündeki gerçekler canımı vahşice acıtıyorken, vaktimi hayal kurarak geçirdiğim için kim bana sayıp söver? ben daha ne kaybederim? "hiç"lerimizin anlaşması 70'lik rakı şişesince uzatılıyor. otogarın camına tükenmekte olan bir kalemle bir şeyler karalıyorum. sadece senin anlayacağın dildeyim.aklım sadece seni alıyor..

dediği gibi; o televizyonun karşısındaki kanepenizde oturan eli kolu bağlı bir tortuyum. iz bırakmadan yavaş yavaş geberiyorum. sonunda en az iki kişi rahata erecek, biliyorum.

eski bir aşkın mezarına tükürmek ne demek, şimdi daha iyi anlıyorum.

kırık bir çift satır anlatır belki, belki de aradan geçen yıllar dile gelir de özetler kıssadan hisse unutulmuşlukları, milim milim silinen bir geçmişi.. en büyük korkum manasızlaşmak. kazıdığım o geçmişin ağırlığı altında kaybolmak.. belki tüm bunlar anlamsız, önemli olan sadece susmak. 

365'te 1. yarın 15 mayıs. ömrün uzun, bahtın açık olsun. 

nice vazgeçişlere.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder