ecnebi dizilerinde bizi böyle eğittiler o bakımdan merak ediyorum: bu ercüment saykosunun tırnak altına hiç mi bi kurbanından doku deri bi bi şey bulaşmadı? eldiven var mıydı ellerinde hatırlayamadım ama diyelim var, bu durumda, makyözü yatağa mıhlarken acep bu kadın evin kapısından yatağa kadar hiç mi mücadele etmedi, bir cırmık olsun atmadı? tırnakları yok mu bu kadının? ayrıca, bir insanın alnının çatısına kazık çakılırken, çakan zatın yüzüne gözüne üstüne başına hiç mi bi damla olsun kan sıçramaz? kadını evinden almışsın, sokakta bir banka yatırmışsın, peki ama nasıl? arabanda kan yok mu? kırmızı spor arabana kıyamadın diyelim, neyle hallettin bu nakliye işini? taksi olmaz. başka bir arabanla mı götürdün?
bi sorun diyorum la.. kulak arkası falan tamam şahane de, tırnak arası var bir de? mis gibi kanıt işte.
csi liladee.
ilk önce şunu söylemek lazım ki harun'un akbaba'ya "şaka yaptım ya" adı altında laf sokmasından hiç hazzetmedim. harun yapma abicim, adam olmuş cinayet sen hala akademi diyon, muhbir diyon...
selim gereksizi uyuşturu kaçakcılarına elinde tabanca dan dan dan diye girmesi kadar gerzekçe bir hamle daha yaparak bu konuda her kupona tek yazılması gerektiğini bir kere daha kanıtladı. la dangalak görüyon işte beraber çıkıyorlar mekandan, güzelce biniyorlar arabaya, ne diye harunları arayıp eda'yı kaçırıyorlar diyorsun? harun'u filan geçiyorum, zaten her türlü döverim modunda ama bir akbaba, bir hayalet dayanamayıp dövse bu salağı, gık deme hakkı yok.
dizinin hemen başında ercü'nün 3 kızla takıldığı yatak odası sahneleri biraz aceleye gelmiş sanırım. nasıl desem, kızları yatağa atmalar, ver bakiim çantayı, vermicim hıhlar filan pek bir sakil geldi gözüme. barda filminde aşmış bir nejat işler'in bu sahnelerde daha hardcore, daha bir psikopat olmasını beklemiştim halbuki... hadi hard, soft vesaire geçtim biraz ortaokul piyesi tadında olmuş oralar. kızlardan kaynaklı sanırım, anlamadım tam...
savcı niye ters yapıyor behzat'a? ben mi birşey kaçırdım?
pavyon güzeli ablam gibi delikanlısı yok yalnız... "ben anlarım" dedi, sonra "bira ister misin? diye sordu... anlamış abla hakkatten...
pavyon'daki atarlı giderli sahnelerde dibim düştü resmen... o nasıl şişe kırmak be amirim? tabancaya tek elle mermi sürmenden sonra bu hareketinle de içimdeki psikopata selam çaktın. köpeğin olurum. o kadar diyiim...
şule'nin tayyar olayına dair söyleyeceği iki cümle olabilirdi, duyamadık. belki ilerleyen bölümlerde...
bahar’ı görmemek o kadar iyi geliyor ki bünyeme, anlatamam. gitsin o devrim ayağına aşk kovalayan bıyıklıyla mutlu mesut yaşasın.
müşteşarın medeni cesaretine hasta oldum şahsen. ben müsteşar olsam ve birisi elinde benim sekreterimle çekilmiş görüntülerim olan bir dvd ile gelirse, posta koymak şöyle dursun, götüm yusuf yusuflamaktan helak olur. daha önce bu görüntüler için adam ölmüşse, behzat ç.’nin de korkması lazım gelir ama, korkmayacağını biliyoruz, orda sıkıntı yok.
yalnız görüntü demişken, behzat ç’nin şu an içinde bulunduğu kıskaçtan kurtulması için o görüntüler iyi bir anahtar olabilir. gerçi katil sorgularken bile sevişme mevzusu olunca “geç oraları” diyen bir adam, gizli görüntüleri durumu lehine çevirmek için kullanır mı? hımm, bilemiyorum. ben kullanırdım şahsen...
nejat işler 2 bölüm için anlaştı deniyordu da, ee noldu şimdi, adam istanbul’a gidecek de gıyabında mı devam edecek soruşturma? sanırım kanıtlar toplanacak, olay çözülecek ve dosya istanbuldaki savcıya intikal edecek. biz bir daha göremiycez nejat işler’i... ya da belki kısa bir yakalama ve behzat amirimin karizmayı toparlama sahnesi çekmişlerdir. haftaya anlarız nasıl olacağını...
mıymıntı bahar evlenme teklifini geri çevirince tövbeli olduğu rakıya geri dönmüştü amirim. ama anlık bir şey değilmiş demek ki, dünkü bölümde de rakı içiyordu pavyonda... eline yakışıyor abicim, afiyet olsun...
çoğu kimse hoşlanmıyor sanki ama, ben şevket ç'yi çok seviyorum ya. çabuk dönsün uludağ'dan :)
sonradan ekleme: ha bir de, yazmayı unutmuşum; başka hiçbir türk dizisinde bankaya giden adama faturasını veren ve yatırmasını isteyen bir karakter göremezsiniz. behzat ç. o yüzden başkadır.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder