31 Mart 2012 Cumartesi

Hatay Bosch Servisi

dişinin ağrısından kalabalığı görmez, sesleri artık duyamaz iken, sağa sapıyor. soluk soluğa kalınca berberi farkediyor, içeri dalıyor, selamün aleyküm zor çıkıyor dilinden, elini iyice bastırıyor çenesine, tam acıdan bayılmak üzereyken yardımına berberin çırağı koşuyor. tebriz'li yebdias efendi'nin altına sandalyeyi hızlıca koyuveriyor. içeriden berber mustafa karmaşanın sesine doğru salına salına gelirken, acıdan konuşamayacağını farkedip dilencinin duasına hayret ediyor çünkü artık hissetmediği dilinden dilenci cabbar çıkıveriyor. berberin elinde bezi gördüğünü anımsıyor, çırağın cam şişeden beze bir şeyler döktüğünü hayal mayal ayrımsıyor. gerisi; elindeki küçük kavanozun içinde duran altı köklü yirmilik dişi ve berberin dilinden ''şu istanbul'da onca diş çektim böylesine

Hatay Bosch Servisi

kur'an musaf çarpsın billahi rastlamadım'' deyişi. kalan iki altınından birini berberin avucuna bırakırken yol göstericisinin tembihi üzerine geyve han'ı aramaya koyuluyor geceyi geçirmek için. tam bu sırada yatsı okunuyor. aziz allah okunan ezan olsun kalbim nurla dolsun diye mırıldana mırıldana müezzinin sesine kulak kabartıp camiye doğru gidiyor. camiinin avlusunda şadırvanın tam kenarında oturmak için yer ararken bir el sırtına dokunuyor. arkasını döndüğünde şaşkınlıktan dilini yutacakmış gibi oluyor. tebriz'li yebdias efendi'nin karşısındaki; yarın sabah, bozkırdan, yedi'yi on iki geçe şu şadırvanın sesi gibi bir ses duyacaksın. tam o sırada yağmur başlayacak, o sese kulak ver, kesik kesik olsa da, kısık kısık çıksa da diyor. sonra kehaneti ekliyor. bundan tam yedi yüz on iki yıl sonra aynı ses bir başkasına gene duyulacak, gene yağmur eşliğinde. bu satırları yazan kadın yorulacak üzülecek ama sese kulak vermeye hunharca devam edecek. tıpkı senin yarın sabah yapacağın gibi diyor. bu kehanete şaşıran tebriz'li yebdias efendi, namazını kıldıktan sonra dua ediyor:

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder